8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2219
Okunma

BANA AŞKI ANLATABİLİRMİSİN?
Tatlı tatlı baktı yüzüne, boynunu büktü. Gözlerinden iri bir damla yaş yanaklarından yuvarlanırken sordu.
--Bana aşkı anlatabilirmisin anne? dedi
İçi, acı bir çığlıkla irkildi sanki. Bu ne mahsumca bir bakış, bu ne günahsız bir sorgulamaydı.
Uzanıp sarıldı ona sıkı sıkı ve öptü anlından. Elleri yanaklarından aşağı kayan göz yaşlarını sildi yüzünden ve,
--Cansın sen, özümsün sen dedi.
Başını gögsüne iyice yasladı. İçinde kopan fırtınanın şiddetini bilmiyordu. Tahmin edemiyordu ki.
Onların gençliğin de, yaşaktı aşk. Yasaktı gülmeler ve yasaktı baş yukarda yürümeler. Nerden bilebilirdi aşkın, yürekte şimşekler çakıp, yıldırımlar düşürerek yangın yeri olduğunu.
--Gel dedi, gel oturalım.
Oturdu Anne oğul yan yana ve verdi sırtlarını serin duvara.
Başı omuzunda anlattı anasına içinin nasıl yandığını, nasıl onu sevdiğini ve onsuz ne yapamayacağını(o olmadan hayat duruyor anne).
Şimdi ağlayan anneydi, çaresizlikten değildi elbet. Ama oğlunu nasıl teselli edeceğini bilmesine rağmen konuşamamasındandı.
uzunca bir sesizlikten sonra sesi titreyerek dediki;
--AŞK; her yaşta, her yerde, dünyada hatta evrende var olan tarifi çok çeşitli bir rahatsızlıktır.. Virüs bulaşıcıdır ve herkeste farklı etkiler yapar ve Allahtan ki ömrü çok uzun değildir. Grip gibi tedavisi yoktur. İnsan kendi kendine atlatır bu rahatızlığı.Sen de atlatacaksın bebeğim.
Başını Kaldırdı, annesinin gözlerinin içine bakıp,
--Bağışla üzdüm seni ben. Biliyorum atlatacağım aldırma bana annem dedi.
İşte o günden sonra başladı kabus gibi geçen yıllar ve aşk denen virüsün bıraktığı taribatı onarmak için verilen çabalar.
Başlarda geçer diye beklediği ayrılık ve aşk acısı, şiddetlendikçe şiddetlendi ve 9,9 şiddetinde bir zelzele gibi başladı oğlunu sallamaya.
Çaresiz kaldığını anladığı anda başvurdu bir bilen kişiye.(Psikiyatri Uzmanına)
Dedi ki;
--Oğlum, hayata küsmüş, kendisini odasına kapattı ve okulla ilgisini kesti. Geceleri dışarda sabahlıyor. Gündüzleri evde yatıyor. Konuşamıyoruz. çok asabi oldu ve çokta kırıcı. İçmeye başladı. Gece tek başına karanlıklarda, arabayla duraklayıp alkol alıyor. Zil zurna oluncada eve geliyor. Ben Ona ulaşamıyorum Doktor hanım. Yardım edin.
Doktorun önerisi ve verdiği ilaçları alıp umutla geldi evine. Oğluna birşeyler söylemek istedi ama nafile. Oğul duvar ve hiç duymuyor.
İlacı vermeye başladı zorlada olsa. Fakat bir yanlışlık vardı bu gidişatta, Oğlu iki birayla körkütük olmaya başlamıştı ve bazı komşularının yardımıyla eve geliyordu artık.
Yüreğini bir korku aldı. Ya kaza yaparsa, ya kendi canına zarar verdiği gibi bir başkasınada sebeb olursa. Allahım Yardım et. Feryatları başladı yüreğinde.
Çare olarak ilaçları kesmek oldu. Kendi akışına kalsın düzelir elbette dedi..
Arkadaşlarını aradı. Herkesten her yerden bir medet umar olmuştu. Ama kimse umursamıyor, kimse anlamıyordu.
Bazı geceler kendisi, bazı geceler kızı eşlik eder olmuştu artık geceyi sokakta geçiren oğluna.Evde uykusuz ve merak içinde gelişini beklemektense, uykusuz onunla sabahlamak daha akıllıca gelmişti.
Bir süre sonra artık kızınıda yollamadı.Kendisi oğluyla gece çıkmaya başladı. Arabada içip içip sızana kadar yada onu ikna edip eve dönmeyi kabul ettirene kadar, Onunla geziyor onun istediği sokaklarda araba kullanıyordu.
Yüreği acı içinde Rabbine yalvarıyordu.
--Ey kainatın tek sahibi, sen ne edersen iyi edersin ve mutlaka bir sebebi vardır. Bu da benim sınavımsa, sana sığınıyor, senden yardım istiyorum. Sınavımı başarıyla vermemi sağla ve evladıma yardım et Rabbim. diyordu.
Her yerde ve her zaman.
Hani derler ya "dert söyletir diye" bu doğruydu. Kendisi dahi farkında değildi bu durumun ama, her kimi yakın bulsa kendisine, başlardı oğlunu anlatmaya. Her ağzı dualıdan dua dilenmeye başlamıştı..
Yeniden Uzmana müracaat etti. Durumu özetledi ve okulun dondurulması için gerekli olan sağlık raporunu aldı. Yine Uzman doktorun önerisi üzerine ilaca başladı bu defa kullandığı alkolle etkileşimi çok az olan bir ilaçtı. Sabah akşam buzdolabında muhafaza ettiği pet şişelere damlatıp, su niyetine içmesini sağlıyordu.
8 ay gibi bir süre sonra ilacı kesmek zorunda kalmıştı . Oğluda daha ulaşılır olmuştu artık. iyi kötü konuşabiliyordu.
Doktora gitti yine. Oğlunun durumunu anlatıp, ona nasıl davranması gerektiğini sordu. Ona ulaşmak istiyorum. Çok kırıcı olmasına rağmen onu çok seviyorum ve onun bütün kötülüklerine sevgiyle yaklaşıyorum.. Eşim ve kızım kızıyorlar ve kendini kullandırıyorsun, yapma böyle diyorler dedi.
Kadını dinleyen doktor. Ona; sevgiden kimseye zarar gelmez, siz doğru yoldasınız ve lütfen bu sevginizden mahrum etmeyin yavrunuzu dedi. Oğlunuzun tek dayanağı sizin ona olan sevginiz bundan emin olabilirsiniz dedi.
Yıllar yılları kovaladı. Aklı oğlunun sağlığında olan kadının tek amcı oğlunun iyileşmesi ve okulunu bitirmesiydi. Hep dualar ediyordu. Allaha yalvarıyordu. Yardım et rabbim ben tek başıma bu işin altından kalkamayacağım ve sana hep muhtacım bana yardım et diyordu.
Gün geldi ve o gün oğlu annesine
--Annem ya ben ne yapmışım, bana ne olmuş. Bu böyle olmaz ben yardım almalıyım, bir uzmana gitmeliyim dedi.
Kendi gönlüyle gittiği doktorundan destek alarak yolunu yeniden bulmaya çalışıyordu artık.
Kadının Dualarını Duydu Yaratan ve oğlunu, yıllar önce başı omuzunda,
(Bana aşkı anlatabilirmisin anne), dediği günlerden önceki haline kavuşturdu.
Ve Hala, ALLAHIM, SANA ŞÜKÜRLER OLSUN VERDİĞİN HER ŞEY İÇİN DİYOR.
Aklına bazen Doktorun kendisine söylediği söz geliyor( kanadı kırılmış bir kuş gibiydiniz çırpınıp duruyor ve benden yardım istiyordunuz) diye ve gözlerinden 2 damla süzülüyor yanaklarından aşağıya ve RABBİM BENİ EVLATLARIMLA SINAMA; ONLARI SAĞILKLI VE HUZURLU KIL DAİMA diyor. Biliyorki; Huzur olursa ve sağlık olursa insanın üstesinden gelemeyeceği hiç bir sıkıntı yoktur.
Oğluna Aşkı anlatamamıştı belki. Ama oğlu aşk acısını yaşayarak hayatın farklı tarafını öğrenmişti
*
Hayatı, yaşayarak Öğreniyorsunuz ve hiç de yazıldığı, anlatıldığı gibi değil. Herkes farklı farklı sınflarda dersini alıyor.
NAZ.