- 397 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜMÜNE AŞK- 30
Meliha Hemşire, hastasını muayeneye başladığı anda, işin ciddiyetini anlamıştı. Kan kaybı hızla devam etmekte ve hastanın nabzına baktığında giderek azaldığını fark etti. Mesleğinde çok iyiydi ama bir anda endişeye kapıldı. Durumu çok acil olduğu için bir hastaneye götürülmesine karar verdi hastasının. Hemen aceleyle dışarıda bekleyen Ahmet Astsubaya doğru yürümeye başladı.
“ Affedersiniz Komutanım. Hastanın acilen hastaneye gitmesi gerekiyor. Aracınız ile götürmemiz mümkün mü.? Durum çok acil. Yardım edecek misiniz.? “
“ Tamam Hemşire hanım, siz hastayı hazırlayın lütfen. Ben karakola bilgi vereyim hemen. “
Dedikten sonra, telsiz ile karakola ulaştı. Karakol komutanı ile görüştü. Hastanın araca bindirilmesinden sonra yola çıktılar.İbrahim ise karısının ellerinden tutmuş ve sanki içinden Allah’a dua eder gibi bir hali vardı. Meliha Hemşire, aralıklar ile nabız kontrolü yapıyordu. Araç son sürat yola devam ediyor, saniyeler ile yarış içindeydi sanki Kadriye’ nin hayatı.
Hastanenin bahçesine hızla girdiler. Halil koşarak içeriye haber verdi. İki görevli, tekerlekli bir yatak ile araca yanaştı. Hastayı yatağa naklederek içeriye girdiler. Meliha Hemşire de hasta ile gitmişti. Odaya girdiklerinde , Doktor, hastayı muayene etti ve doğumhane kısmına aldılar. Müdahale yapıldıktan sonra odaya alındı tekrar. Hemen kan verilerek, nabız atışlarının ve hayati fonksiyonlarının yerine gelmesini beklemeye başladılar. Yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı Kadriye. Gözlerini yavaş yavaş aralamaya başlamış, bulanık bakışlarının arasında beyaz kıyafetleri içinde Meliha hemşireyi gördüğünde, hafızasını yokladı bir an.
En son banyoya girdiğini hatırlıyor fakat ondan sonraki zaman dilimine dair hiçbir şey hatırlamıyordu. Kolunu kıpırdatmaya kalktığında, kolunda takılı olan serumu gördü. Kendini sanki derin bir rüyadan uyanmış gibi hissediyordu. Dudaklarının kurumuş olmasından dolayı konuşmak için ağzını açamıyor ve sürekli Meliha Hemşireye bakıyor, ondan yardım ister gibi bir hali vardı. Meliha Hemşire, Kadriye’ nin kendine geldiğini görünce, yüzünde bir mutluluk ifadesi belirdi. Ona yaklaşarak, serum olmayan elinden tuttu ve sıkıca sıktı.
İçini büyük bir huzur kaplamıştı. Bir insanın hayatını daha kurtarmanın huzuruydu bu. Odada bulunan pamuklardan bir parça kopararak ıslattı. Sonra da Kadriye’ nin dudaklarına sürdü. Kadriye rahatlamış ve dünyaya tekrar gelmenin sevincini daha çok hissetmeye başlamıştı. Zorla konuşmaya çalışarak Meliha Hemşire’ ye
“ Ne oldu bana Hemşire hanım,neredeyim ben.? “
“Hastanedeyiz. Ne yaptın sen kendine böyle. Neredeyse ölüyordun az daha. Canının hiç mi kıymeti yok. Neyse, geçti artık. Bir daha böyle hatalar yapma tamam mı ? “
“Tamam Hemşire hanım. İyileşeyim bir hemen geleceğim size. Gereken ne ise yapacağım. İbrahim de herhalde bu olaydan sonra korkmuştur. Ses çıkarmayacaktır. Siz, o kadar yardımcı olmaya çalıştınız ama ben dinlemedim sizi. Kimseyi karıştırmayacağım artık. Hayat benim hayatım. “
“ Tamam Kadriye Hanım, sen dinlen biraz.Ben, eşine haber vereyim. En son gördüğümde meraktan ölüyordu sanki. “
Dedikten sonra dışarıya çıktı. Salonda merak ve endişe ile karısından gelecek habere odaklanmış bir şekilde odaya bakmakta olan İbrahim’ i gördü. Yanına doğru yürüdü ve ,
“Eşiniz kendine geldi Allah’a şükürler olsun. Az daha ölüyordu. Neyse ki tam zamanında yetiştirdik. İyileştikten sonra tekrar görüşeceğiz. Eşiniz ile birlikte sağlık ocağına bekliyorum sizi. “
Eşinin hayatından ümidi kesmişken tekrar dönüşü çok sevindirmişti İbrahim’ i. Gözlerinde Meliha Hemşireye minnet dolu bakışlar vardı. Bir taraftan da mahcup olmuştu. Kadriye, doğum kontrol yöntemlerini uygulamak istediğinde onu hep engellemiş ve hatta konuşturmamıştı bile. O her doğan çocuğu geleceğinin bir tuğlası gibi görüyor ve uygulanan yöntemleri, kulaktan dolma rivayetler ile önyargılı bir şekilde değerlendiriyordu. Ama bu olaydan sonra Kadriye’ ye hak vermişti. Az daha canından oluyordu. Bir an düşündü onun olmayışını. Tüyleri ürperdi birden bire. Onsuz olmak.. Düşüncesi bile korkunç gelmişti bir anda.
İçeriye girdiğinde, Kadriyenin solgun yüzünü gördü . Bembeyaz olmuştu yüzü. Öylece, bitkin bir vaziyette yatıyordu yatağında. Kapının gıcırtısıyla İbrahim’ den tarafa baktı. Göz göze geldiklerinde, ikisinin gözlerinde de aynı ifade yerleşmişti sanki. Karısının yanına yaklaştı ve kolundaki seruma bile aldırmadan yattığı yerde sarılmaya çalıştı. Bir taraftan da buraya getirirken içine sakladığı gözyaşlarından bir kaç damlası yanaklarına süzülüverdi.
Kadriye, kendini biraz toplamıştı. Doktor bir gün daha hastanede yatmasını uygun gördüğünden, Ahmet Astsubay ,Meliha Hemşire ile birlikte oradan ayrıldılar. Meliha Hemşire’ yi sağlık ocağının kapısına getirdiklerinde, Ahmet Astsubay ona minnet ve saygıyla ilk defa dikkatlice baktı. Onun, hastasını kurtarabilmek için çırpınışlarını görmüş ve takdir ile karşılamıştı. Ancak,mesleğine gerçekten gönül veren bir kişinin davranışlarını sergilemişti. Mesleğini gerçekten seviyor ve hakkı ile yapmaya çalışıyordu. Ortak noktaları da buydu belki de. Uzun zamandan sonra ilk defa bir kadına dikkatlice bakmıştı. Orta boylu ve minyon tipli bir vücut yapısı vardı. Ela gözleri insan sevgisiyle dolu bakıyor, yüzündeki belli belirsiz çilleri ise güzel sayılabilecek yüzüne ayrı bir sevimlilik ve güzellik katıyordu. Bir an gözlem altında tuttuğu bakışları Meliha Hemşire ile karşılaştı.
Yakalanmanın mahcubiyeti ile gözlerine başka yere çevirdi. Meliha Hemşire ise Ahmet Astsubayın hiç tereddüt etmeden yardım isteğini çevirmemesi karşısında, memnun olmuş ve bu hareket çok hoşuna gitmişti. Dönüş yolunda, yanında oturan Ahmet’ i dikkatle izlemiş ve o sırada kendisinin de bilmediği bir sebeple gözleri sol elinin parmaklarına gidivermişti.
O’ nun bugüne kadar evlilik ve aşk ile uğraşacak vakti olmamıştı. Mesleğinin sevgisi yüzünden, mecburi hizmet için şimdi çalıştığı köye gelmişti. Mesleğini seçmesinin de en büyük nedeni, Annesinin kardeşinin doğumu sırasında ölümüydü. Kardeşi ile birlikte hayata gözlerini yummuştu. O gün, karar vermişti sağlıkçı olacağına. Yaşadığı yer, iç Anadolu’ da bulunan Yozgat’ ın bir ilçesine bağlı bir köydü. Yolları toz toprak içindeydi. Sağlık ocağı olmasına karşın, ne Doktor, ne de hemşireleri vardı. Hiçbir zaman da isyan etmemişler, bir gün hatırlanacaklarının ümidi ile beklemişti köylüleri. Yatılı okullarda geçmişti öğrencilik günleri. Ataması yapıldığında da çok sevinmiş ve hemen görevine başlamak için gelmişti bu köye. Bütün ısrarlarına rağmen Babası onunla buraya gelmemiş, köyündeki yaşantısına kendi başına devam ediyordu. Ancak izinli olduğu zamanlarda görebiliyordu onu. En son gittiğinde ise, Babasının yalnızlıktan bunaldığını fark etmiş ve çok üzülmüştü. Onunla çocukluğundan bu yana süren yaşantısında çok yakın olması nedeniyle çok rahat konuşurdu. Evlenmek isteyip istemediğini sormuş ve olumlu yanıt almıştı. Ona uygun bir hanım bularak, evlendirmişti Babasını. O yüzden de daha huzurluydu şimdi.
Bir an, yüzük parmağına neyi düşünerek baktığını çözümlemeye çalıştı kendi kendine.İlk defa karşılaştığı bu adam neden ilgisini çekmişti. ? Acaba buradaki yalnız yaşam onu bunaltmış mıydı.? Veya artık sevmek ve sevilmek mi istiyordu. Gözlerini dışarıya çevirerek bu düşüncelerden sıyrılmaya çalıştı utanarak.
Şimdi ise kapıda durmuş, hiç konuşmadan birbirlerine bakıyorlardı. Meliha Hemşire içinden “ Acaba, bir kahve içmeyi teklif etsem mi ? “ Diye düşünüyor fakat yanlış anlaşılmaktan çekindiği için söyleyemiyordu. Ahmet Astsubay ise sevdiği kadının ölümünden sonra ilk defa duyguları karışmış olarak bir kadına farklı duygularla bakıyor gibi hissediyordu kendini. Meliha Hemşire, içinden “ Aman ! Yanlış anlarsa anlasın.” Diyerek,
“ Komutanım! Bugün o kadar koşuşturdunuz. Teşekkür ederim size. Sayenizde hastam kurtuldu. İsterseniz size bir yorgunluk kahvesi yapabilirim. “
Ahmet Astsubay, bu teklif karşısında memnun olmuş, onu tanıma fırsatı doğduğu için de yüzünde bir sevinç ifadesi belirmişti.
“ Zahmet olmasın size Hemşire Hanım ! “
“ Rica ederim Komutan ! Ne zahmeti. “
“ Peki o zaman . Siz geçin ben geliyorum. “
Dedikten sonra, aracın yanına gitti. Halil’ e bir şeyler söyledikten sonra sağlık ocağına girdi.
Ahmet Astsubay’ ın sağlık ocağına girmesiyle, araç hareket etti. Çeşmenin başına geldiklerinde, kadınların su doldurduğunu gördüler. Durmadan bir tur daha yaparak geriye geldiklerinde çeşmenin başında kimsenin olmadığını gördüler. Halil, arabadan inerek, arkaya dolandı ve gizli yerden mektubu aldı. Araca binerek hareket ettiler.
O sırada çeşmenin biraz uzağında Gülistan’ ın amcasının oğlu dikkatlice bu sahneyi seyrediyor gibiydi. Her şeyi görmüştü. Araçtan inen asker, oradan bir kağıt almış ve hemen cebine sokmuştu. Neydi acaba o kağıt.? Kim bırakmış olabilirdi ? Bunu mutlaka öğrenmeliydi.? Hemen karar verdi. Evleri çeşmeye yakın sayılırdı. Bundan sonra gözlem altında tutacaktı çeşmeyi.
DEVAM EDECEK
Nermin KAÇAR
YORUMLAR
Gülistan'ın amcasının oğlu yeni bir bölüm başlatacakmış gibi,yanılmıyorsam.
Ahmet astsubay'ın Meliha hemşire ile yaklaşımı oldukça güzel.
Bence ikisi evlensinler.Halil'in işler biraz sarpa saracak gibi.
İnşallah onun aşkında da bir anormallik olmaz.
Doğrusu yine merakta kaldım ya.Bakalım ne olacak.Bu merak beni öldürecek valla.
saygılar.
Yüreğine sağlık...