- 1134 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ
Ben üsteğmen Hasan Hulisi. Dardanos tabya komutanı. Mektup göndermiş anam bir kızım olduğunu söylemiş mektubunda. Komutanım "git gör kızını sana üç gün izin" dedi. Böyle bir teklif karşısında alındım, üzüldüm. "Yedi düvel birlik olmuş sarmışken Çanakkale’yi nasıl bırakır da giderim komutanım" dedim. Ertesi gün bir şarapnel parçası parçaladı yüreğimi. Oracıkta şehit düştüm.
Ben meçhul asker. Çanakkale’de savaşırken kolumu kaybettim. Ben yaralıyken bir anzak askeri ayırdı kafamı bedenimden. Götürmüş kesik başımı memleketine. Güya gurur duymuş kestiği başımla. Sağda solda savaşta kestiğim kafa diye anlatmış kahpeliğini. Onlarca yıl sonra getirmiş başımı Çanakkale’ye. Şimdi meçhul asker anıtında ebedi istirahatgahımdayım.
Ben Ezineli Yahya çavuş. Bir tabur askerle direndik on binlere karşı. Şehit olduk yeniden dirildik Çanakkale’de. Altmış üç kişi kaldık geçit vermedik kahpeye. Bizleri on binlerce kişi sanan ingiliz bir adım dahi ilerleyemedi cephede.
Ben Tokat’lı kınalı Hasan. Kına yakmıştı anam başıma cepheye gönderirken. Kına kurbanlık koça, gelinlik kıza ve vatana feda edilmiş evlata yakılır demişti anam kınayı yakarken. Göğüs göğüse çarpışırken cephede şehit düştüm.
Ben seyit onbaşı. Topun vinci bozuk. Baktım ki düşman geçecek Çanakkaleyi. Ya allah diyerek kucakladım iki yüz yetmiş kiloluk mermiyi. Verdim topun ağzına. Üçüncü mermide durdurdum düşmanın amiral gemisini.
Ben Çanakkale’ de şehit düşmüş yüz binlerden biri. Anasız büyüdüm ben. Bilirim anasızlığın ne demek olduğunu. Baktım bir fransız asker yaralanmış yatıyor boylu boyunca. Elinde anasının fotoğrafı. Yaklaştım yanına. Yırttım üzerimdeki esvabı. Bastım kanayan yarasına. General Gureau görmüş bunu. Bakmış ki benim yaram daha ağır. Şaşırmış. "Ben anasız büyüdüm. O anasına kavuşsun diyebildim." Sadece.
Ben Mehmet. Vuruşuyoruz düşmanla cephede. Aramızda yirmi metre ya var ya yok. Baktım bir fransız kalmış mevzilerin arasında. Ölüm korkusunun soğukluğu kaplamış tüm bedenini. Yaralı ; ağlıyor tirim, tirim titreyerek. Acıdım be garibe. Nasılki fırladım mevziimden omuzladım götürdüm garibanı mevzisine.
Biz Ahmet, Hilmi, Kadir, Şehmuz, Rıza, Ali, Ömer. Tıbbiye öğrencileriydik. Kefensiz yatıyoruz gururumuzla Çanakkale’de. Siper ettik gövdemizi mitralyöze karşı, şükür geçit vermedik ingilize.
Biz on üç, on dört yaşlarında bıyığı henüz terlememiş gençlerdik. Namus bildik vatanı. Namussuzca yaşamaktansa ölmeyi yeğledik Çanakkale’ de. Kimimiz süngünün ucunda, kimimiz kör bir kurşunla verdik canımızı namusumuz uğruna.
Biz Çanakkale’de şehit düşmüş yüz binlerce Mehmetleriz. Kimimiz Ağrı’dan, kimimiz, Tunceli, Diyarbakır Van’dan. Kimimiz Tokat’tan, kimimiz Zonguldak’tan. Ana bildik vatanı. Anamızın namusu için savaştık cephelerde. Aç, susuz, uykusuz perişan. Her birimizin bedeni tunçtan bir kale oldu düşmanın karşısında. Kızıla büründü denizler kanımızla. Namusumuza halel getirmeden teslim ettik vatanı evlatlarımıza.
Sanmayın ki bizler uyuyoruz. Eğerki evlatlarımız kara çıkarırlarsa yüzümüz, eğer ki evlatlarımız düşerse ingilizin oyununa, bir volkan gibi patlayarak, tazecik fidanlar gibi toprağı yarıp, alırız cephelerde yerimizi. Ruhumuz yeter emperyalizme.
Ben Mustafa kemal,
Bu vatanı bizler kurup emanet ettik türk gençliğine. Ben müsterihim. İlelebet Türkiye Cumhuriyeti devleti yaşayacaktır. Yine de bir takım nasihatlerim olacak türk gençliğine.
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Davut Tunçbilek/ Elmadağ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.