- 345 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Düşünce Devinimindeki Mutluluklar 22
22-Yeme, avlanma, barınma, paylaşma gibi aynı zorunlu durumlar; her sosyal birlikler içinde, değişik bağıntılar organizesiyle o sosyal birliğin totem yapısını oluşturmuştu. Bu oluşumlar ilk kez ittifaklar içinde bir arada giriştiler. Bu bir arada girişen politeistik çokluk, hem kendisinin hem çevresinin düzenleyicisi olma kavgasına başladılar. Şu anda bilinen görülen durum budur.
Yüce Tanrı insanları bir örnek yaratabilecekken hiç de öyle yaratmamış gibidir. İşte böylesi bir, aynı zorunlu belirmeler içindeki değişik yansımaların değişik seçme ayıklamalarıyla ve yeni bağıntı oluşturabilmenin varoluşlarıyla, insanların inanç öznellikleri çelişikleşmektedirler. Bu tarihi gerektirmeli yaratılıştan kimse kurtulamamaktadır. Dinsel düşünceler dahi bundan kurtulamazdılar!
Sosyal gruplar aynı tezahürlerin farklı yansımalı seçme ayıklamasını, kendi grup devinmesiyle bağıntılamıştılar. Bu girişme tipi o grubun yaşantılaşması ve dünyayı yorumlama mantık kalıbı olmuştur. İttifakın çoklu köklü düşünen farklı mantıkların ve özgür düşüncelerinin temeli de bir zamanlar böylesi bir gruplar arası yalıtılmışlık içinde erken dönemli sosyal totem hayatın oluşmasıydı. Erken dönem içinde oluşmuş bir sosyal arkaik genetikliğin var bulunmasıdır.
Burada yazarımız dinlere, her bir dinin kendi anlamaları içinde olan kavranışlarıyla bakış tarzı, geliştirmemektedir. Dinler ittifakı dönemden başlayıp, yaklaşık; M.S 15. Yüz yıla kadar olan süre içinde sosyo-toplumsa nedenle oluşup sürmüştü. Bu nedenle yazar dinlere kendi sosyo tarihsel düşüncelerin çeşitlenmeleri içinde girişen doğurgan anlayışlar olması, tarihselliğiyle bakmaktadır.
Yani dinlere görece oluşlarıyla değil de, genel oluşlarıyla bakılmaktadır. Çünkü yazar bir dini anlayışı, incelememektedir. Dinlere genel inanç olmakla ve genel inançlar mantığı olmakla; bakmaktadır.
Giderek, ilerleyen süreçler boyunca totemi anlamalar; ittifaklın gruplar arası düzeniyle sosyo-TOPLUMSAL yapıya dönüştüler. İşte bu anlayışla inançlar; düşünsel gelişmenin ve düşünsel evrimin konusu olmalarına dek baktığım bir gerektirme çalışmadır.
Bu bağlamda konu açıklamalarının içinde yazar bazen sosyal anlamalı yapının önünde oluşla ve bazen sosyal anlamalı tutumun ilerisinde olan temel zorunlu kurgu içeren anlatımlarıyla konuya baktığı da, unutulmasın lütfen.
Dinler kendi tarihselliği içinde plüralizmden düzenlenişli düşünce sistemi olarak bilinmelidir. Monoteist dinler; bu plüralizmden tek eksenli olan tek tanrıcı bir anlayış çekirdeği etrafında topaklanmağa başladı. İlerleyen süreç ve şartlarla olgunlaşan birikmelerle kurulan tek tanrılı anlayışlar yine çelişen, çoklaşan bir düşünsel edimsel oluşla, politeist görünümlüdürler.
Monocu dinlerin birçok mezhebi yorum ve anlatımlar vardır. Bu çoklu görünüm, monoteizm içindeki politeistik zeminin kategorize ettiği çoklu mantıklardan ötürüdür. Mono yapı içinde Tanrı’nın bir mezhebe göre söylediği anlayış ve yaptırımı, diğer mezhepte sanki başka tanrı diyormuş gibi olmanın, yok hükmündedir.
Şimdiki sosyo-toplumsa alanın temelini oluşturan sosyal düşünme ve sosyal mantık; erken dönemin her bir izole etnik kültürü olan etnik grupları, ittifak içinde; “farklı düşünmenin” genetik kodlarına dönüşmüştü.
Ve birli görünüm altında çoklu yapı hep sürüp gitmiştir. Bugünkü yapıya odaklaşıp yakından bir iyice bakıldığında, monoteizm; kendisin ikame ettiği günlerdeki gibi hep aynı anlayışların tutumu değildirler.
Gelişmeler kutsal kitap içerikleri çerçevesinde ama kutsal kitaplarda olmayan farklı farklı tutumlar edinilmektedirler. Mevlüt okumalar, ilahi okumalar, grup tarikat zikirleri, kutsal kitapları farklı farklı yorumlamaları gibi belirmeler, bu kabildendir.
Her bir farklı yorumdaki yanlışlar fark edilip, durum; o öyle değildir, o sadece bir yorumdur denip kurtarılmağa çalışılırsa da, yorumlar farklı Tanrı buyruğu gibi olmaktan kurtulamazlar. Ya da Tek Tanrı, kendilerini hanif yol üzerine bulan kullarının neden aynı şeyden, hepimizin aynı hanif şeyi anlamamızı istememiştir?
Bu plüral durum bize azıtıp sapıtmamızı değil de, yapımızın temelini göstermektedir. Adeta yapının içinde; farklı Tanrı anlayışlarıyla, farklı Tanrı yorumları konuşuyormuş gibi, bir yığın yorumlara gidilir olmasının nedeni de bir türlü bilinemez!
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.