'Yeşil Karanlık'
bağları kurudu yüreğimin
oysa bir içimlik şaraptı gülüşüm bilseydim beni öldürecek bu yılgınlık bu su beni boğacak gözü kapalı atlardım da düşünmezdim dünü ve yarını düşmeden insanlığın çirkef çukuruna geberip giderdim işte bilseydim beni acılara gark ettirecek bu yaşam bu üzerime sinen hüzün tortusu hiç gitmeyecek doğmazdım annemin rahminden küfrün saltanatında yüzsüzlük diz boyu hangi dala elimi atsam kuruyor cehennem kabusunda gözlerim saf irin döküyor avuçlarımın kilometre levhalarında kanıyor vuslat buz kesiyor aklımı göç yolları hiç durmadan değişen bir şeyler var yine de adını koyamadığım mağlubiyetler gibi sol kaburgamdan sızan ağrılar ve daha bir sürü şey bilseydim karanlığa hapsolacak yüreğim hiç sevmezdim ’sevmekte eksilmektir biraz ’ değil mi ne yana dönsem yüzsüz bir geçmişe takılıyor ayaklarım dizginlemeseydim hayallerimin ipini kırardı çitleri dört nala koşardı boynuna yelesini düşürür kamçılardı ruhumu bilirsin kanatlarından vurulunca kırlangıçlar uçamazlar oysa hep ürkek bir kuş hissiyle bekledim gözlerimden dökülünce yaşlar ıssız sokakların koyu karanlığında öldüğümü hissedemeyecek kadar yorgundum şimdi her şey biraz sen ve gözyaşlarım yeşil karanlık durdu zaman yitirilmiş bir ömürde kül suya karıştığında döndüm yüzümü kendime aynalar neden küs bakıyor yüzüme ne olur sende gitme Barış Çiçek[ |
yorum harika kutlarım saygılar..