Ebruli Çiçeği
Akşam güneşi battı bak
Yönsüzleşir şimdi gökyüzü, Kırmızıdan siyaha geçerken. Neden söyle rüzgârlar, Her saatin her saniyesinde. Yüreğime vurur lal yokluğun? Nefesim susar her akşam. Pusular dehlizlerin dibine düşen, Kelimeler tutuşur ansızın. Bir secdeye düşer uzak şehirlerin, Gül kokuşlu hüzünleri. Manşet atılır gizli lehçeye. Kavgalar başlar derin derin. Sessizce sükûnetlere açılan, Buğulu pencereler. İki kalbin kanatlarını da kırar, Bitmeyen sancılarda ki soluşlarla. Ruhum ruhundan vazgeçilmezliği, Çok zordur müptelası olunan yar. Hayal denizlerin imkânsızında. Kulaçsız bir enginde boğulur, Senli bir yakamoz saklıda. Kaybederken ışıltısı gece. Kalmış üç beş günlük, Bir terk ediş başlar bedenden. Sustuğum kadardır alevden, Sönmeyen lavlar canımda. Bir sevda ki keskin, Cam kırıklarıyla dolu kuyuda. Acımasızca fırtınalarda savrulur, Tenin kokulu hep ağlatır gözleri. Bir mahyadır yüreğe asılan. Bundan sonra ilmek ilmek, Kana karışır sol sızının üzerinde. Ebediyen yazılı altından harfler. Akordu bozulmuş bir acı, Avuçlarımda çırpınır soluksuz, Yokluğunun derin sızısı. Bir gitarın nağmelerinde duyulur, Ayrılık şarkıları ezberli. Yediveren bir yolculuk bu. Bilesin güzel yar şu can, Son viyadükte bir haykırışın özleminde. Bir Ebruli çiçeğidir ağlayan. Gökteki bir yıldız gibi, Yusuf gibi hasret Züleyhasına. Sadece hisset diye başlayan, Dizeler bunlar ey sevgili. Senin olmadığın yer bil ki, Bu atışın öldüğü yerde, Firardır göklere ruhum. Unutma Silinmez bir imzayla, Müebbettir aşkına ömür. Bir davadır sevdan şu Ömre. Bilesin infazı kesilmiştir sensizliğin. Derinden iniltileri duyulur ağıtım. Siyah çarşaflara sarılı gecede, Bir adam ağlar ötelerde. Cehennem bir sır değildir, Can yakan masallarda. Titrese de minicik kuşlar, Hicreti bir nefeste saklı. Aşkının bu yolculuğunda, Mahşerin yangınıyla kalbim. Son söz olsun ruhuna. Sen benimsin ben senin. Adın dilimden sevdan yüreğimden? Asla düşmez düşmeyecek. Bekle beni geliyorum, Kollarına hasret bedenimle... Erhan Çuhadar |