nâr-ı aşk
adının geçtiği her cümleyi
jiletle kazıyorlar sevgilim kırıyorlar gönül hanemin notalarını gülmesen çocuk çığlıklarıyla dolu dolu ansızın ölebilirim sayrı bir yatakta dört dönüyorum günlerdir acımı bölüşmüyor hiç bir ayna kime baksam kendim değilim yüzümü kıracağım bir duvar yok henüz el pençe duruyorum gözlerinin hizasında unuttuğum bir şey oluyor zaman zaman; yani kabuğuyla oynayan bir yara bir kum saati gibi dökülüyorum yerlere usul usul tutmazsan ellerimden düşebilirim bir yol demişti mor damgalı çingene ellerimin hüznüne bakarak! suskun bir alfabe keşfedilmiş adı aşk çok olmadı ama öğreniyorum seninle birde şu kabuslar olmasa kuşlarda konardı bahçemize çiçeklerde açardı allı morlu ki sen ! giyince çiçekli fistanını bahar gelirdi memleketime öpüşlerini özledim boynuma kondurduğun karşılaştığımız ilk yerde sarıl ve öp yeniden eksilirim nefesinle serinlemesem tarifi imkansız işte başımı döndürüyor bu namussuz çağ ve bulandırıyor midemi durmadan aşk; katlanmakmış en derin acılara bile öğrendim hem bir kadının en büyük sancısı yeni bir can bağışlarken olurmuş canın çok yanmayacaksa eğer beni doğur gülüşlerinle incecik bir dal gibiyim kırılabilirim bu yol nereye varır sorma illa sevgiye ,illa aşka yüreğinden gayrı sığınacağım bir yer yok başka sen sımsıkı sarıl yeter ki ölürsem bile dirilirim Barış Çiçek |
Gönül dostu; yakta alkışlıyorum sevgili dost, harikasınız...
Beğendim...
Kutlarım...
...............................................Saygılar, Selamlar..