böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden en uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor bütün kara parçalarında afrika dahil
aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma yatakta yatmayı bildiğin kadar sayın tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının ben böyle canlı saç görmedim ömrümde her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor bütün kara parçaları için afrika dahil
senin bir havan var beni asıl saran o onunla daha bir değere biniyor soluk almak sabahları acıktığı için haklı gününü kazanıp kurtardı diye güzel birçok çiçek adları gibi güzel en tanınmış kırmızılarla açan bütün kara parçalarında afrika dahil
birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar bütün kara parçalarında afrika dahil
burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok aklıma kadeh tutuşların geliyor çiçek pasajında akşamüstleri asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor bütün kara parçalarında afrika hariç değil
kendisi aslen Erzincanlı br Kürt-Alevi aileden gelmektedir. ve ailesi Dérsim isyanından sonra yalovaya sürgüne gönderilir.sadece içki masasında kendisini kaybettiğinde "kürt-alevi" olduğunu söyleyebiliyormuş.ve en fazla içmek için takıldığı yer ise "hatay restorant" dır. Hatta onun oturduğu masa halen orada duruyormuş.sürgünlüğüne özellikle bi şiirinde yer vermiştir.
"Bizi kamyona doldurdular. Tüfekli iki erin nezaretinde. Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular. Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar. Tarih öncesi köpekler havlıyordu”
asıl ismi cemalleddin seber dir bildiğim kadarıyla. ilk şiirlerinde cemal süreyya ismi kullanırken,daha sonraki şiirlerinde cemal süreya ismini kullanmıştır. bunun sebebi ise girdiği bi iddiayı eğer kaybederse ismindeki "y" harflerinden birini atacağını söylemiştir ve doğal olarak da kaybetmiştir iddiayı:(( İşte o günden bu güne şiirlerinde cemal süreya ismini kullanmıştır. bizim yeni nesil yazarlardan birisi( ismini hatırlamıyorum:(() o atılan "y " harfini alıp kendi ismine yerleştirmiştir.
Fotoğraf çektirmek için yan yana getirilmiş iki nesne değiliz biz Güvercin curnatasında yan yana akan iki güverciniz Mesafeler birleştirdi bizi bir de sözler Razı olma hiçbir sessizliğe Biliyorsun seni seviyorum Pencereden bakmayı Öğreteceğim sana Sesin Balkona asılı çamaşırcasına Havalansın, havalansın dursun Sokakta değil balkonda; Dışarı çıktığın zaman Romanını yastığının altına sakla; Şiirini mutfağa koy Boş bir deterjan kutusu vardır nasıl olsa, Öykünü yanına alabilirsin elbet Müziğini de, resmini de
"Yolculuk bir kafiye arayabilir Atının kuyruğundaki düğümde Ölüm bir kafiye arayabilir Ak gömleğinde Yol bir kafiye arar ve bulur Dönemeçlerin benzerliğinde"
4 defa evlenen,çok çok içen, hatta içtikten sonra yolu şaşırıp eski eşlerinin evine giden bir şair. ders kitaplarında şiirlerinde rastalnmaz, bu durumu son yıllarında yazdığı bi şiirinde sebebpleriyle birlikte dile getiren şair. ahmet arifle yakın dost olan ve ahmet arif le kızkardeşini evlendirmeyi bile düşünmüştür. ahmet arif ona yazdığı bir mektuplarda ona "cemo baboş" diye hitap ederdi. türkçe şiirin en sivil şairi ve aynı zamanda kendisi bir devlet memuruydu da. en fazla edebiyat dergisi batıran şair. hayranları yok cemal süreyanın. müritleri ve fanatikleri vardır....
ah üstad ah... o bir burgaça takmış ilerliyor türk şiirini ,,,, ve ardından nice şair olma heveslisi.... o tüm kadına ulaşmış ,,, her türden kadın tipi var şiirinde.. çatılardan kangrular akmış ,, sen adamı delirtirsin be cemal abim...
Asıl adı Cemalettin Seber'dir. 1931 yılında Erzincan'da doğdu, 9 Ocak 1990 tarihinde İstanbul'da öldü.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü'nü bitirdi. Maliye Bakanlığı'nda müfettişlik, darphane müdürü, Kültür Bakanlığı'nda yayın kurulu danışma üyeliği, Orta Doğu İktisat Bankası yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Yayınevlerinde danışmanlık, ansiklopedilerde redaktörlük, çevirmenlik yaptı. Papirüs dergisini üç kez çeşitli aralıklarla çıkardı. Pazar Postası, Yeditepe, Oluşum, Türkiye Yazıları, Politika, Yeni Ulus, Aydınlık, Saçak, Yazko Somut, 2000'e Doğru gibi yayın organlarında şiir ve yazılarını yayımladı.
İlk şiiri 8 Ocak 1958'de Mülkiye dergisinde çıktı. Şiirlerindeki şekil, muhteva ve anlatım özellikleri ile İkinci Yeni şiirine katıldı. Bu akımın önde gelen şairlerinden biri oldu. Geleneğe karşı olmasına karşın geleneği şiirinde en güzel kullanan şairlerden birisiydi. Kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı buluşlarıyla, zengin birikimi ile, duyarlı, çarpıcı, yoğun, diri imgeleriyle İkinci Yeni şiirinin en başarılı örneklerini vermiştir. Şahsiyetli bir şiir dili vardır. Canlı halk dilini kullanması, onu okuyucuya yaklaştırır. Üslubundaki mizah ve istihza, ona ayrı bir özellik kazandırmaktadır.
"Uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada Keşke yalnız bunun için sevseydim seni."
Mülkiye müfettişi ve şair...Sevda Sözleri adlı değerli yapıtını okuyanlar knedisini daha iyi tanılar.Sevdiğim şairlerden biridir.İkinci Yeni kuşağından... ''HER ÖLÜM ERKEN ÖLÜMDÜR '' dizesiyle ölümsüzleşmeyi başarmıştır.Saygımla şaire ve forumu açana...
çok şeyin adı küçük yazıldı.