İkinci Adam Yayınları

Gel Islak kaldırımların arsız adımlarla ezilen sinesiVe gecenin ıssızlığında hoyratça savrulan yaprağınBükülmeyen dalı ol da gel. Çocuk gülüşlerinde gözyaşı biriktiren,Çırpındıkça öfkenin tam ortasına düşen,Kader çizgisini silik küçük ellerin anne sıcağı,Huzur kucağı ol da gel. Bir selam için, bir merhaba için,Bir kuru ekmeği paylaşmak için,Kalem tutmak, umut yazmak ve onu büyütmek içinSa..»»

Silahı elinden alınan katille adilce dövüşen yabancının ağzından çıkanları tekrar ediyordu genç adam,“Ne oldu sana,” diyordu, “nasıl bu kadar kötü olabildin?”“Kim üzdü seni de bu kadar kurudu kalbin?”»»

Sino word, is derived from Latin Sinae or Sinim “the Chinese.” Sinology is usually known as Chinese Studies. Sinology is a Science. Sinology is the study of the history, economics, politics, philosophy, language, literature and culture of China and literally means; “the study of China and Chinese topics.” Sinology may also refer more strictly to the study of classical language and literature with ..»»

Optikal Şeyler İkinci Adam Yayınları»»

Ben şu Galata Köprüsü’ndeAkşama kadar tek bir balık bileTutamayan o yaşlı adamımKüflenmiş anılara takılıp duran oltamıHer seferinde tekrar atıyorum denizeBen bilmem öyle puronun falan tadını Ben sigarasıyla birlikte yanan adamımÇakmağım da yok, kibritim dePaket de taşımıyorum cebimde Ben üçüncü sınıf tütünden sigarasınıYüreğindeki közle tutuşturan adamımBen senin arkadaşın değilimSevdiğin ya da se..»»

Carlos Alberto, Madrazo Becerra Sokağı’nda sıradan bir sabahtı. Hava gerçekten çok sıcaktı. Çok ama çok sıcaktı. Aztek Chihuahua için hiç mi hiç sorun değildi. Çünkü kendisi sıcak havayı çok severdi. Sahibi Fausto bu sıcaktan çok şikâyetçiydi. Kuzeye gidip küçük bir dükkân açmak için para biriktiriyordu. Bunun için çok çalışıyordu. Sadık dostu Aztek Chihuahua, onu hiç yalnız bırakmak istemiyordu f..»»

Mahmur gözlerle takip etti yolları. Hızlı adımlarla ilerliyordu, arkasına bile bakmadan. Epey gecikmişti varacağı yere. En önemli dersinden imtihanı vardı. Terlemiş, vıcık vıcık olmuştu, sırtından aşağıya yuvarlanıyordu bulgur gibi terleri. Yollar tükenmezliğini ilan etmiş, sanki uzadıkça uzuyordu mesafe. Söyleniyordu: “Ben dünyada iki ayrı zamanda, iki kere öldüm. Bir onunla evlendiğimde bir de o..»»

“B-ben. Ben çok denedim, çok da yol aldım, bakma. Sonunda çabalarımın hiçbir şeyi değiştiremediğini gördüğümde, fark ettiğimde hiçbir şeyi değiştiremediğimi, yitik hissetmeyi de bıraktım, belki de unuttum, bilmiyorum. Nasıl anlatsam; hani bir şeyin kaybolur da sonradan, hiç yoktan ortaya çıkar, çıkagelir, ben de sonradan bulurum diye aramayı bıraktım. Kendimi… Canlı kalmaya nasıl dayandığımın nede..»»

Toprakta kürek çekmenin çok meşakkatli olduğunu sahipsiz salıncaklar tarafından sürgün edilmiş tanrısından öğrenen mermer dimağlar diyarında, kolundan güvercin çıkarmanın bedeli istemeden sırat köprüsünden geçmektir.»»

Bu benim hikâyem. Geçmişimle bugünüm arasında gidip geldiğim. Onca yıl nasıl tahammül ettiğime kendim bile şaşırıyorum. Bugünlerde karmakarışık düşlere daldığım yaşamım, oysa çocukluğumda ne kadar da duru ve  günahsızmış.»»

Birçok mısram var özümdeÇıkmaz sokaklara rağmen İzinde olduğum tek düze bir yolum var. Umutla başımı kaldırmadan girdiğim caddelerGirdaba düştüğüm sokak başları da.Şöyle bir durdum da; ne çok hikayesi var yollarımınDaha da ne çok göreceklerim var izlerken cam kenarından...»»

Hayat;Bir kolyeye sekiz lira veren;ama çocugunun istediği ve ihtiyacı olan iki liralık tokaya pahalı diyerek almayan anne kadar acımasız olabiliyor..!#şiirbijuteride#Wahire»»