Tanıtım Yazısı
İnsanı Anlamak. — Bu öyle bir konudur ki, Kaufmann’ın ele aldığı modern Germanik evreden çok daha uzun bir süreci kaplaması ve gerçek bir kozmopolitan katkıyı içermesi bütünüyle bir yana, insanın ve insanlığın gerçekleştirmesi gereken tasarlar arasında en az önemsiz, en az akademik olanıdır.
İnsan olmak insanı bilmek, ya da insanı anlamak insanı gerçekleştirmektir.
Bu hiçbir soyut bakış açısına gereç olamayacak denli somut bir Özgürlük sorunudur—düşünmede olduğu denli eylemde de. Ve hiçbir yerel/ekinsel bakış açısına indirgenemeyecek denli evrenseldir—insan için olduğu denli insanlık için de.
Usu ile değil ama salt içgüdüsü ile yaşayan halk için, salt kaba/acı deneyim yoluyla öğrenmeyi sürdüren inakçı/kuşkucu insanlık için, ruhunda olgucu olan “değer-siz” bilinç için bu hiçbir zaman bir sorun bile olamaz. Ruhsuz düzen gerçekten de kendisi gibi ruhsuz bireyde yaşar, onun kendi soyutluğu tarafından üretilir, sürdürülür, ve savunulur.
Pragmatik düşüncesizliğin tehlikeye attığı şey insan ruhları ve bedenleri değil ama yalnızca doğal ve ekinsel çevre midir? Korkutucu olan şey evrensel demokratik silahlanma değil ama yalnızca nükleer silahlanma mıdır? Rahatlatıcı olan şey ülkelerin geleceğini, dünyanın yazgısını para mantığının eline bırakmak mıdır? Ve kurtarıcı olacak biricik şey bunları ve benzeri yıkımların tümünü birden yaratan evrensel bilgisizliği görmek, sorunun gerçeğini, usun sorumluluğunu kavramak değil midir? Kurtulması, kendi kendini ve onun olan herşeyi kurtarması gereken şey insan ve insanlık değil midir? Yaşama geçirilmesi gereken şey gerçek İnsan Hakları, yaratılması gereken şey gerçek İnsan Değerleri ve gerçek İnsan Güzelliği değil midir? Erdemi dünyasallaştırması, duygunun ve usun uyumunu, estetik ve törel duyarlığın birliğini burada ve şimdi de sağlaması gereken varlık şu içimizdeki ve karşımızdaki ve uzağımızdaki insan değil midir? Dünyayı insana yaraşır bir dünya yapmak için, insanı kendine yaraşır kılmak en az eşit ölçüde gerekli değil midir? Bilgelik sevgisi bu belirleyici anlamda en son insan için de saltık olarak zorunlu değil midir?
İnsan olmak insanı bilmek, ya da insanı anlamak insanı gerçekleştirmektir.
Bu hiçbir soyut bakış açısına gereç olamayacak denli somut bir Özgürlük sorunudur—düşünmede olduğu denli eylemde de. Ve hiçbir yerel/ekinsel bakış açısına indirgenemeyecek denli evrenseldir—insan için olduğu denli insanlık için de.
Usu ile değil ama salt içgüdüsü ile yaşayan halk için, salt kaba/acı deneyim yoluyla öğrenmeyi sürdüren inakçı/kuşkucu insanlık için, ruhunda olgucu olan “değer-siz” bilinç için bu hiçbir zaman bir sorun bile olamaz. Ruhsuz düzen gerçekten de kendisi gibi ruhsuz bireyde yaşar, onun kendi soyutluğu tarafından üretilir, sürdürülür, ve savunulur.
Pragmatik düşüncesizliğin tehlikeye attığı şey insan ruhları ve bedenleri değil ama yalnızca doğal ve ekinsel çevre midir? Korkutucu olan şey evrensel demokratik silahlanma değil ama yalnızca nükleer silahlanma mıdır? Rahatlatıcı olan şey ülkelerin geleceğini, dünyanın yazgısını para mantığının eline bırakmak mıdır? Ve kurtarıcı olacak biricik şey bunları ve benzeri yıkımların tümünü birden yaratan evrensel bilgisizliği görmek, sorunun gerçeğini, usun sorumluluğunu kavramak değil midir? Kurtulması, kendi kendini ve onun olan herşeyi kurtarması gereken şey insan ve insanlık değil midir? Yaşama geçirilmesi gereken şey gerçek İnsan Hakları, yaratılması gereken şey gerçek İnsan Değerleri ve gerçek İnsan Güzelliği değil midir? Erdemi dünyasallaştırması, duygunun ve usun uyumunu, estetik ve törel duyarlığın birliğini burada ve şimdi de sağlaması gereken varlık şu içimizdeki ve karşımızdaki ve uzağımızdaki insan değil midir? Dünyayı insana yaraşır bir dünya yapmak için, insanı kendine yaraşır kılmak en az eşit ölçüde gerekli değil midir? Bilgelik sevgisi bu belirleyici anlamda en son insan için de saltık olarak zorunlu değil midir?
daha fazla
Yazar: Walter Kaufmann
Yayınevi: İdea Yayınevi
ISBN: 9789753970204
Sayfa: 256s.
Boyut: 11,5 x 19,5 cm
Kapak:
Tarih: 2000
Kağıt Tipi:
İncelemeler ve Yorumlar
11,5 x 19,5 cm kitabı hakkında sen ne düşünüyorsun?