ÜYELİK GİRİŞİ ÜYE OL
Anasayfa Şiirler Forum Etkinlikler Kitap Nedir? Bicümle Tv Müzik Atölye Arama Blog İletişim Yazılar
Giriş Yap Üye Ol
Mütavazi olmalıyız. Çünkü gelip geçiçiyiz ve unutulacağız. Hayat başkalarına muvaffakiyetlerimizi anlatmak için geçirilmeyecek kadar kısadır. -- Carnegie Paylaş
ANASAYFA
ETKİNLİKLER
NEDİR?
TİVİ
BLOG
BİCÜMLE
ATÖLYE
ARAMA

Türk Japon dostluğunu başlatan felaket

2010 ‘Türkiye’de Japon Yılı’nın kutlanması da en az İstanbul’un kültür başkenti olması kadar heyecan verdi. Türk-Japon dostluğu başlaması ise bir hayli ilginç. İki ülke arasındaki dostluk 120'inci yıl önce felaketle başlamış.

25.1.2010

Türk Japon dostluğunu başlatan felaket

2010’un Japon yılı olarak kutlandığı Türkiye’de, Japonya’yı daha yakından tanıyacağız. Japonya İstanbul Başkonsolosu Katsuyoshi Hayashi, Türk-Japon dostluğunun 120’inci yılı olması nedeniyle bu yılın büyük bir anlam kazandığını söylüyor

Türkiye bu yıl İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olmasının verdiği heyecanla yoluna devam ederken bir başka heyecana daha ev sahipliği yapıyor.

2010 ‘Türkiye’de Japon Yılı’nın kutlanması da en az İstanbul’un kültür başkenti olması kadar heyecan verici. 2010’un Japonya tarafından ‘Türkiye’de Japonya Yılı’ olarak ilan edilmesinin ise özel bir nedeni var:

2010 aynı zamanda Türk-Japon dostluğunun 120’inci yıldönümü. 1890 yılında Ertuğrul Firkateyni’nin Japonya’yı ziyaretinin ardından yaşadığı felaketle başlayan Türk - Japon dostluğu, İran-Irak Savaşı sırasında bir THY uçağının Japonları kurtarmasıyla pekişti.

II. Abdülhamid, 1887’de Japonya İmparatoru’nun yeğeninin bir savaş gemisiyle İstanbul’u ziyaret etmesinin ardından iade-i ziyaret yapılmasını emretmişti.

Ertuğrul Firkateyni Japon sularında kaldığı sürece halkın kalbini kazandı, planlandığı gibi 15 Eylül 1890’da Yokohoma Limanı’dan ayrıldı ancak tayfuna yakalanıp kayalara çarparak battı.

587 mürettebat hayatını kaybetti. Kazadan sadece 69 denizci kurtulabildi. Hayatta kalan denizciler, iki askeri gemiyle İstanbul’a gönderildi, ölenlerin anısına Kuşimoto’da bir anıt yapıldı.

2003 ORADA TÜRK YILIYDI

2010’un Türkiye’de Japon yılı ilan edilmesinin özellikle bu felaketin anıldığı 120’inci yılına denk getirildiğini söyleyen Japonya İstanbul Başkonsolosu Katsuyoshi Hayashi “2010, Türk-Japon dostluğunun 120’inci yılı olmasından dolayı çok anlamlı” diyor.

Japon yılına dair pek çok kültür sanat çalışmalarının yapılacağını anlatan Hayashi “İstanbul Kültür Sanat Vakfı’yla birlikte Japonya’nın ulusal mirası olan pek çok eşya sergilenecek. Temmuz ayında düzenlenen caz festivalinde Japon dans ve müzik toplulukları yer alacak. Japonya’ya özel çizgi filmler yani mangalar ve animasyon filmler gösterilecek. Bu etkinlikler Türkiye’nin Japonya’yı tanıması için iyi fırsatlar” diyor.

SİZİ DE BİZE BEKLİYORUZ

Hayashi şöyle devam ediyor: “2003 yılında Japonya’da Türk yılıydı, daha sonra Türkiye’ye üç kat daha fazla Japon geldi. Bir ülkenin tümünü anlamak için sadece düzenlenen etkinliklere katılmak yeterli değil.

O ülkeye gidip orada yaşayıp deneyim sahibi olmak da önemli. 2010 yılında da düzenlediğimiz bu etkinliklerin yanında Türkleri Japonya’ya bekliyoruz.” Hayashi “2010’nun Japon yılı seçilmesi sayesinde Japonlar Türkiye’yi ziyaret edilmesi gereken bir ülke olarak görüyor” diyor.

Japonya, Türklere en sempatik gelen ülkelerin başında yer alıyor. Başkonsolos Hayashi’de bizimle aynı kanıda:

“Türk arkadaşlarıma hep ‘İki ülke birbirini neden bu kadar çok seviyor?’ diye soruyorum. Birkaç şey duydum, belki onlardır diye düşünüyorum. Örneğin; Moğolistan’da Türkler ve Japonlar bir arada yaşadı. Türkler batıya, Japonlar doğuya göç etti.

Bir başka sebep Rusya uzun yıllar Osmanlı’yla savaştı, bir kez de Japonya savaştı ve kazandı. Belki de düşmanımın düşmanı dostumdur mantığı birbirimize sempati duymamıza ön ayak oldu. Ertuğrul Firkateyni de önemli bir sebep. Fakat bu açıklamaların hiçbirinden tam anlamıyla tatmin olamadım!”

Tüm etkinlikler hazır

2010’da yıl boyunca sinema, tiyatro, sergi alanlarında çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Şubat ayından itibaren ‘Japon Savunma Sanatlarının Ruhu’ sergisini takip edebilirsiniz. Kageboushi Tiyatro Topluluğu tarafından hazırlanan Gölge Oyunu ‘Taketori Monogatari - Prenses Kaguya’nın Hikayesi’ni 27 Şubat-19 Mart tarihleri arasında, Japonya Tanıtma Vakfı tarafından hazırlanan ‘Anime Semineri ve Gösterisi’ Ankara ve İstanbul’da takip edilebilecek. 19. Japonca Konuşma Yarışması ve Kendo Turnuvası da mart ayı içerisinde düzenlenecek.

Sushi hijyenik ortamda sunulur

Dört yılı aşkın süredir Türkiye’de bulunan Katsuyoshi Hayashi tam bir Boğaz tutkunu. İstanbul’u İstanbul yapan şeyin Boğaz olduğunu söyleyen Hayashi “Günlerim Boğaz’ı görerek daha güzel geçiyor. Eşim de burada olmaktan dolayı çok mutlu” diyor. İstanbul’da zorlanmadığını söyleyen Hayashi şöyle devam ediyor: “Burada görev yapacağımı duyduğum zaman çok mutlu oldum. Taksiye yol tarif edecek kadar Türkçe biliyorum. İskender kebaba ve poğaça bayılıyorum.”

Hayashi son günlerde çok fazla duyduğumuz ‘kadın vücudunda sushi servisi’ haberlerini de eleştiriyor: “Sushi Japon yemek kültürünü tanıtan önemli bir tat. Hijyen gereken bir yerde hazırlanması şart. Kesinlikle kadın bedeni üzerinde yenilmesi gibi bir şey yok” diyor.

Yorumlar
"Türk Japon dostluğunu başlatan felaket " haberine henüz yorum yapılmamış.

İlk yorumu siz yapın.

Yorum Yapın

Türk Japon dostluğunu başlatan felaket ile ilgili yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üye Ol Üyelik Girişi Yap

Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.