Hanifi KARA'NIN Yeni Kitabı ÇEŞM-İ ŞEHLÂ Okurlarını Bekliyor

ÖNSÖZ


Şâirler, başka kültürlerin açtığı örtülü ve açık savaşta kendi kültürünü engin bir hoşgörü, sıcak ve tükenmez bir sevgiyle yaşatılması savaşında gönüllü birer kahraman; milletin bütünlüğünün devâmı, değerlerinin sevdirilerek sonraki nesillere aktarılması savaşının gâzileri ve şehitleridir. Prof. Dr. Sadık K. Tural
.
İşte bu tanımlamaya uyan günümüz şairlerden biri olan ve on ikinci eseri Çeşm-i Şehlâ adlı şiir kitabını okuyucularının beğenisine sunan Hanifi KARA; kendi kültürüne ve geleneğine sırt çeviren, yeniliği ve gelişmeyi tuhaflıklarda arayan, kendilerince oluşturdukları özgün (!) çağrışımlarla şiiri bilmeceye çeviren şâirlerin aksine -diğer şiirlerinde olduğu gibi – bu eserinde de Türk halk şiiri geleneğine yaslanarak, içinde yaşadığı zengin kültürü nakış nakış işleyip, şiir sanatıyla gelecek nesillere aktarma yolunda geleneğin yeni şartlarda devâmı ve yorumcusu olarak karşımıza çıkıyor.

Hanifi KARA, şiiri bir hobi olarak gören, entel görünmek için şiirle uğraşan biri değil; şiiri dert, şâirliği meslek edinen bir sanatkârdır. Onun hayatında şiir, su ve hava gibi “olmazsa olmaz”lardandır. Bundan dolayıdır ki velût bir şâirdir. Şiir yazmak onun işidir…


Sn. KARA, sanatı yozlaştırmadan toplumun hizmetine sunuyor şiirlerini. Sosyal konularda da bir meteoroloji uzmanı gibi halkını uyarıyor; halkının vicdanı ve dili oluyor…


Yetiştiği yayla iklimi ve coğrafyası gereği tıpkı aynı coğrafyada yetişmiş olan Seyrâni gibi, Abdurrahim KARAKOÇ gibi haksızlıklara, yapılan yanlışlıklara karşı dili etkili bir silah gibi kullanıyor.


KARA’nın şiirlerinde görülen özelliklerden biri de bilgece söylenmiş, edebiyat terim diliyle “hakîmâne” söyleyişlere sıkça yer vermesidir. Onun bu özelliği yıllarca görev yaptığı eğitimciliğinden kaynaklanıyor olmalı. Böylece ortak aklın ve duygunun okuyucunun hafızasında kolayca yer edebileceği nitelikte didaktik şiirlerin ortaya çıkmasını sağlıyor.
.
Hanifi KARA, içinde yetiştiği halkın sesini, zevkini, dünya görüşünü; millî nazım tarzını, ölçüsü ve biçimiyle terennüm ediyor. Yeniliği tuhaflıklarda aramıyor. Duygu ve düşüncelerini okuyucuya sunarken cam kadehlerle değil, nakışlı bakır tasıyla sunuyor. Saksı çiçekleri değil, kır çiçekleri sunuyor bize. Kokusuyla, rengiyle, doğallığıyla bu çiçekler bize tarifsiz haz veriyor.
.

Şiirin malzemesi dildir. Usta şâir, dili etkili ve âhenkli kullanandır. KARA da, şiiri “darası alınmış söz” parolasıyla ele alıyor ve halkının kullandığı ve anladığı kelimelerle şiir kuleleri inşa ediyor.


Taştaki fazlalıkları atarsanız heykel,

Sözdeki fazlalıkları atarsanız şiir olur…

Hanifi KARA, yeni eserine Çeşm-i Şehlâ adını vermiş. Bu isim eserde şehlâ bakışlı güzellere yazılmış aşk şiirlerinin varlığına işaret ediyor ki doğrudur. KARA’nın yayımlanmış olan diğer şiirlerini bir bütün olarak değerlendirdiğimiz zaman aşk şiirlerinin önemli bir yer tuttuğunu görürüz. KARA’ya göre aşk;“Çölün ortasında kaktüs misâli / Gazele dönerek kurumaktır.” Ya da “Kendi yok olsa da, yanan mum gibi / Işığın saçarak erimektir…”

.

Ey gülün aşkıyla, inleyen bülbül!

Aşkı pervâneden öğrenmek gerek...


Her yaş ve seviyedeki okuyucunun zevkle okuduğu ve okudukça kanında bir şeylerin kıpırdadığını hissettiği bu şiirler âhenk ve lirizm bakımından bestelenmeye de son derece müsaittir.


Sn. KARA’nın Allah, din ve peygamber sevgisinden beşerî aşka; memleket meselelerinden yurt sevgisine kadar çok zengin konuları ele alarak şiir ikliminde terennüm ettiği mısralardan oluşan bu eserini onu yarınlara taşıyacak halkalardan biri olarak görüyor; şâirimizi bu güzel eserinden dolayı kutluyoruz.


O, halkının sözcüsü, yurdunun gözcüsü bir şâirdir…


Ramazan AVCI
İl Millî Eğitim Kültür Şube Md.
Kaharamanmaraş