ÜYELİK GİRİŞİ ÜYE OL
Anasayfa Şiirler Forum Etkinlikler Kitap Nedir? Bicümle Tv Müzik Atölye Arama Blog İletişim Yazılar
Giriş Yap Üye Ol
Kapitalistler öylesine para delisidirler ki, bize bir gün onları asacağımız urganı bile satarlar. (Mao) Paylaş
ANASAYFA
ETKİNLİKLER
NEDİR?
TİVİ
BLOG
BİCÜMLE
ATÖLYE
ARAMA

3G ile Üçlemeden Önce : )))

Herkese keyifli bir haftasonu diliyorum. Önceleri her hafta yazmaya çalıştığım fakat zamanla yıldığım yıldırıldığım bir dönemde bırakmıştım kalem tutmayı. Bu hafta ne oldu da yeniden yazdığımı hiç sormayın.

18.8.2009

3G ile Üçlemeden Önce : )))

Herkese keyifli bir haftasonu diliyorum. Önceleri her hafta yazmaya çalıştığım fakat zamanla yıldığım yıldırıldığım bir dönemde bırakmıştım kalem tutmayı. Bu hafta ne oldu da yeniden yazdığımı hiç sormayın. Küçücük bir çocuk henüz 7 yaşında olmasına rağmen oturttu kağıt, kalemin başına. Bir tarafta yüksek sesiyle bana bir şeyler anlatırken, bir yandan müziği sonuna kadar açmışız, hem daha sabahın körü… Bunun üstüne bir de süt istemesiyle kopmaya başlamıştım : )) “Hadi aşkım, süt içmezsem boyum uzamaz. Sen öyle demiyor musun? Şimdi işe gidersen ben akşama kadar uzayamam” demesiyle kahkahayı kopardım. Kalkıp zevkle, süt içerek boyunun uzayacağını bilen bu yaramaz, çok bilmiş ve bir o kadar güzel kuzenime sütünü verdim.

Eskiden biz onun yaşlarındayken rahmetli ( nur içinde yatsın ) Barış Manço’nun “Adam Olacak Çocuk” programını seyrederdik. Çocukluğumuza yakışır bir biçimde neler yapacağımızı öğreten, bize dünyayı gezdiren, çeşitliği etkinlikler yapmamızı destekleyen program içeriğiyle, ismine yakışır şekilde 7’den 70’e herkesi ekrana bağlardı. Onun sayesiyle çok fazla resim yapmışlığım var ve bunları onun programına gönderirdik, hepsini yayınladığını biliyorum. Bunlardan bahsettim kuzenime, diş fırçalamayı, ıspanak yemeyi, süt içmeyi onunla daha çok sevdiğimizden konuştuk.

Nereden nerelere geldim değil mi? Benim aklım hâlâ küçükken sabırla beklediğimiz Pazar günlerinde. Telaşla yenen kahvaltı ve kaçıracakmışız gibi televizyon karşısına geçip, ( tabii o zamanlar TRT var sadece ) “Uçan Kaz”ı izlemek zevkinden hiçbir şey alıkoyamazdı. Antalya’da yeni yaşantıma kuzenim eklenince evde küçük bir çocukla yaşamak neymiş, onunla neler yapılır, neler öğretilir, nasıl korunur, nasıl mutlu edilir hepsini öğrendiğim ve bocaladığım bir dönemi geride bırakmak üzereyim. Onun yaşantısında bizim çocukluğumuzdaki zevklerden çok tamamen teknoloji ile donatılmış, yapay zevkler edinilmiş bi çocukluk dönemi geçirdiğini fark ettim. Bunlar için çok mücadele versem de, “Bez Bebek” ve buna benzer programlardan az çok uzak tutmayı başarmaya başladım. Zamanın gerisinde kalmadan ileride anabileceği çok güzel hatıraları saklayabileceği ufak tefek kırpıntılar da yaşamadan da geri bırakmıyorum şimdilerde…

Teknoloji devri bir dünyada gün geçtikçe daha tembel, daha duyarsız, aşksız, ilgisiz, sorumsuz bir o kadar vurdumduymaz insanlar topluluğu olmaya yola çıktık. Biri “DUR” desin artık. Ya da bunu geciktirmek için önce bizler aileler olarak biraz daha dikkat edebilsek keşke. Alınan oyuncaklardan, oynanan oyunlardan, gidilen eğlence mekanlarından, seyredilen filmlerden sürekli bıkar ve sıkılır hale geldikçe ağlayasım geliyor. Teknoloji ile günümüzdeki kadın-erkek ilişkilerini çok güzel dille anlatan Ayşenur Yazıcı’nın kitabı geldi aklıma. “Sensin Mağara Adamı” okumayan varsa mutlaka edinsin. Okurken keyif alacağınız, kendinizi sorgulayacağınız ve çokça hak vereceğiniz bölümler olacak. Bazı sayfalarda çok kızacak, bazı sayfalarda göbeğinizi tuta tuta kahkahalar atacağınız bir kitap. Teknolojiye bu kadar bağımlı hale gelince eskiye oranla daha fazla hastalıklara kapıldığımızı düşünün. Eskiden elle yıkanan çamaşır, bulaşık vs sayesiyle en azından biraz hareket edilir vücut eklemleri çalışırdı. Şimdilerdeyse hareketsizlikten oluşan eklem ağrıları, yenilenmeyen doku ve buna benzer bi ton ağrı sızı : ))) Ne kadar kötüsün denildiğini duyar gibi oluyorum.Bu verebileceğim binlerce örnekten sadece biri…

Derdim teknolojiye savaş açmak değil, onun nimetlerinden faydalanırken onun size kazandırdıkları ve kaybettirdiklerini düşünerek hareket etmek. Yoksa teknolojiyi yakından takip eden biriyim. Şimdi herkesin kulak kabarttığı, diline doladığı, yakından takip ettiği bir konu var. 3G teknolojisi : ))) Dışarıda boy boy afişlerle, araçların üzerindeki resimlerle, televizyonda her dakika karşımıza çıkan, şebekeler arası yarışa girilen bir teknolojiden bahsediyorum. 30 Temmuz’da başlayan ve bu 3G hizmetlerinden yararlanmak isteyen rakamda az değil. Sadece bir şebekeye 10 günde 2 milyon kişinin abone olduğundan bahsediyorum. Peki nedir bu 3G ne işimize yarayacak?

Bakın burası çok önemli 3G, üçüncü nesil kablosuz telefon teknolojilerine verilen genel addır. Hızlı iletişim, nette hızlı dolaşım, veri gönderip almada çok daha hızlı olunması veeeeee elbette en korkulu veya en seveceğimiz kısmı görüntülü konuşma : )))

Teknoloji bize yardım ettiği kadar bazen duyulmasını istemediğimiz olayları da açığa çıkarmada birebir eşlik etmekte. İnternet ortamında kullanılan webcam’ler sayesinde karşında konuştuğun bayan mı? erkek mi? onu çözmekten kurtulduk ohh diyenler çok olmuştur. Bakın şimdi daha güzeli var. Eşiniz, sevgiliniz, arkadaşınız, çocuğunuz, dostunuz kimi görmek isterseniz bir tuşla yanınızdalar. Eşinden şüphelenenler için çok güzel bir teknoloji kullanın derim : ))) Ben bu 3G maceralarını duydukça çok eğleneceğimizi düşünüyorum.

- Kocacığım nerdesin?
- Toplantıdayım.
- Öyle mi? Gece yarısından sonra toplantı yapacağını söylememiştin giderken. Saat 00:30
- Ama yurtdışından gelenler saat farkına alışamamış, bu nedenle bu saatte yapıyoruz karıcığım.
- Peki aç telefonunu göreceğim.
- Ne telefonu hayatım açamam burası kalabalık.
- Sana aç diyorum Necmi, delirtme beni!
- Şimdi ..ıçtım.


Ha ha ha ha : ))

3G ile üçlemeden önce yapmanız gerekenleri sıralamama gerek kalmadı sanıyorum. Örnek gayet keyifli... Bakalım ilerleyen günlerde nelerle karşılaşacağız. Dikkat edin en çok görüntülü konuşmaya rağbet eden yerlerin başında İnegöl (Bursa), Hatay (Merkez) ve Sultanbeyli (istanbul) olarak sıralandı. Hadi hepinize rastgele : )))

Haftanın sonuna gelirken size sıkça konser ve festival haberleri vermeye çalıştım. Şu aralar en yakın 16-19 Ağustos tarihleri arasında Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde düzenlenecek olan, ünlü İslam mutasavvıfı Hacıbektaş-ı Veli anılacak. Etkinliğe Sayın Abdullah Gül, Recep Tayip Erdoğan ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’da katılacak. Çeşitli konserler ve semah gösterilerini kaçırmak istemiyorsanız henüz geç kalmadınız.

Bu aralar sinema haberlerinde çokça karşılaşacağımız “Yahşi Batı” filmiyle Cem Yılmaz adından sürekli bahsettirecek, her filminde olduğu gibi. Şimdilerde çalıntı iddiasıyla gündemden düşmeyip, 1952 yapımı “Kahraman Şerif” filmindeki patateslerin şekillerinin aynı olmasına kadar eleştirilmeye başlandı. Senaryosunu Cem Yılmaz’ın yazdığı, yapımcılığını ve yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak’ın üstlendiği Yahşi Batı filminde, 1800’lü yılların sonunda dönemin Osmanlı padişahı tarafından bir görev için Amerika’ya gönderilen iki Teşkilât-ı Mahsusa üyesinin (Lemi Bey ve Aziz Bey) başına gelen olaylar anlatılıyor. Bakalım ilerleyen günlerde filmin gidişatında bizleri neler bekliyor. Çalıntı iddiası bile olsa gişe rekorları kıracağından kuşkum yok.


Okuduğum ve tavsiye etmek istediğim çok güzel kitaplar birikti. Umarım haftaya bolca bahsederiz.

Bu hafta gelişen olaylarda bunlar vardı. Nil Karaibrahimgil ve Neşet Ertaş arasında yaşananları herkes biliyordur sanırım. Yaptığı ayıbı düzeltmek yerine sözlerine dikkat etmeden konuşan Nil Karaibrahimgil’i esefle kınıyorum. Gençlerimizin biraz olsun yaptığı işle ilgili geçmiş isimleri, sanatçıları, ustaların isimlerini bilmekle birlikte, koca bir ulusa ne ifade ettiğini de öğrendikleri çok güzel bir gelecek diliyorum.



Ustayı biz güzel sözleriyle bize kattıklarıyla hatırlayalım istiyorum…


Delikanlı


Dinler isen sana bir şey söyleyim
Gönüllüye gönül ver delikanlı
Gönülsüz olanın gitme peşinden
Sana olmadığını der delikanlı

Gönülsüz gövdeye elin uzatma
Aman sakın böyle bir hata yapma
Zorbalık eyleyip yanlışa sapma
Biraz kendine gel, dur delikanlı

Yare yar olmadın kendini tanı
O zaman bilirsin canı,cananı
Tanı gönlümde yatan aslanı
Ona saygıyınan var delikanlı

Sevda ateeştende betermiş derler
Hasreti burnunda tütermiş derler
Her gönülde bir aslan yatarmış derler
Gönüldeki aslan yar delikanlı

Tepeden bakarak konuşma boşa
Dengesiz sevgiler gider mi boşa
Engin ol,aslanın gönlünü okşa
Eğer yaralıysa sar delikanlı

Garibim zorunan gönül alınmaz
Gönülsüz gönüle sahip olunmaz
Kıskançlık deliliktir, çare bulunmaz
Bunu bir bilene sor delikanlı



Busenur az çok benimle iddialaşıp yeniden yazmaya teşvik ettiğin için öpüyorum o küçük parmaklarından kuzenim...


Herkese keyifli güzel unutulmayacak bir haftasonu diliyorum.

BanuKalyoncu.


Yorumlar
Mesaj Yaz 27.8.2009 15:30:05
Çok keyifli bir paylaşımdı sevgili Banu Kalyoncu :)
Harika bir zaman geçirdim.
Sitenizi de bir kaç kez Ziyaret etmiştim. Oldukça güzel ve akıcı bir kaleminiz var.
Tebrik eder başarılarınızın devamını dilerim
Selam ve Saygılarımla


Mesaj Yaz 17.8.2009 10:20:29


Şu an itibariyle 47.359 üyeden okuyup ilgi gösteren yorum ve tebriklerini ( bu eleştiri de olabilir, farklı fikirler de olabilirdi. ) bırakan üç güzel insana teşekkür ederim.


Mesaj Yaz 16.8.2009 22:06:34


Sevgili Banu
pek keyifli paylaşımdı..kutlarım yürekten...
sevgimlerimle...


Mesaj Yaz 16.8.2009 10:07:10
Merhaba ,

Güzel bir yazı ile başladım güne .Çevrimdışı yazıları okumak için girdim.Sizin yazınızda mecburen içeri girmek zorunda bırakıldım.

Bence siz hiç küsmeyin rica ediyorum çok akıcı bir anlatımınız var.Ayrıca yararlı da oldu.

3G için yaptığınız örnekleme süper.Çok eğleneceğimiz gibi çok da savaş çıkacak:)Teknoloji farkındaysanız genelde biz hanımlara hizmet etmek için var gücüyle yol alıyor ama , bu arada da başımız dertten kurtulmuyor:)

Şunu gördüğümü çok net olarak ifade etmeliyim ki, Bursa sanat şehri derken teknolojide de öncü olmuş anlaşılan.

Bu arada okuduktan sonra içeri girip yazmaya başladığımdan konuları hatırlamak üzere yazıya dönmeliyim.

Evet tavsiye ettiğiniz kitabı imkan dahilinde bulursam okuyacağım.Şu anda Stephenie Meyer Yeniay isimli bir kitap var elimde.Ayrıca iki kitapta bekliyor aynı yazarın seri halinde.Ama madem göbeğimizi tutarak güleceğimiz bir kitap okuruz.Göbek denince aklıma geldi.Bundan iki yıl önce ki halimde hafif bir göbek vardı .İçten güldüğüm için göbeğim oynardı .Kızların da ilgisini çekmiş anne bu ne ? deyip gülerlerdi.Ben de kızardım.Ama şimdi oynayacak bir şey kalmadı çünkü yemek yemek yerine okumak ve yazmak ile zamanım geçtiğinden kilo sorunumda çözülmüş oldu.Mutfak ikinci plana düştü.

Bu da benden bir sır olsun hanımlara :)

Ben de küçük kuzene teşekkür ederim güzel bir paylaşıma vesile olduğu için.

Başarılar diliyorum.

Sevgilerimle.


Mesaj Yaz 15.8.2009 15:58:51
Busenur'un yanaklarından öperek başlamak istiyorum yorumuma, iyi ki de ısrar etmiş de böylesine güzel bir paylaşıma zorlamış sizi, demek ki tetiklemek gerekiyor bazen.

Baştan sona güzel bir yazı okudum, girişinden sonuna kadar insanı hiç çıkayan, içine alıp gençlik günlerimize kadar götürüp bugünümüzle mukayese de yapmamamızı salayan bir yazı.

Önce sizi şanlı oldunuzu söylemek istiyorum, hem yaş olarak bizden epey geridesiniz bizim dönemimizdeki yokluğu görmediniz, sonra da Türkiyede vatandaşların alım gücü mü arttı yoksa teknolojik gelişmeler mi yaygınlaştı diye kendi kendime bir kere daha sordum.

Evet siz televizyon seyrederek büyümüşsünüz bense televizyonu ilk gördüğümde sanırım ortaokul dönemindeydim, dikkat ederseniz ilk görmeyi kast ediyorum, ilk televiysona sahip olmak ise sanırım askerden geldikten sonra oldu.

Barış Manço sadece çocuklann değil gençlerin, olgunların hatta ve hatta yaşlıların bile ilgiyle takip ettiği bir sanatçı idi, herhangi şarkısını şu anda bile kim dinlerse denlesin kendinden birşeyler bulur, Kemal Sunal fimileride öyledir, iste büyük sanatçıları büyüp yapan şeyde bu evrensel bakış açısıdır, toplumları bölmek değil herkesi kucaklayan sanatçılardır.

Bundan yaklaşık iki sene önce Şair Suca Dündar söyleşi konuğu idi, Şair Nevzat Çelik de katılımclıra arasındaydı, iki şair arasında şiire bakış açısında bir tartışma yaşanıyordu dayanamadım ve dedim ki" Suca Dündar Herkes tarafından okunabilen, kimsenin ötelemeyeceği bir şair, Nevzat Çelik ise bazı kesimler tarafından ilahlaştırılan bazı kesimlerce de asla kitabı eline alınmayacak bir şairdir, kısaca Nevat Çelik herkes tarafından okunan bir şair olmamakla birlikte hayranı çoktur, Suca Dündar ise herkes tarafından okunan, beğenilen ama hayranı olmayan bir şairdir, Her şair kendi duruşunu buna göre çizmeli, herkes tarafından sevilmeyi mi yoksa bir kısım tarafından ilahlaştırılmayı mı amaçlar." demiştim.

İşte Kamal Sunal ve Barış Manço herkes tarafından kabul görendi, Her ikisi de nur içinde yatsınlar.

G3 konusuna gelince bizim milletimiz onun da bir yolunu bulur merak etmeyin, minareyi çalan kılıfını hazırlar.

Ne zaman hayat acıtsa Erdemi şiire bulanır yeniden demiştim, evet Banu Kolyuncu yine kalemle küksünlüğünü kırmış, bu da demektirki yakında çok güzel şiirleri de göreceğiz.

Tebrik ediyor başarıların daim olmasını diliyorum.



Yorum Yapın

3G ile Üçlemeden Önce : ))) ile ilgili yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üye Ol Üyelik Girişi Yap

Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.