ÜYELİK GİRİŞİ ÜYE OL
Anasayfa Şiirler Forum Etkinlikler Kitap Nedir? Bicümle Tv Müzik Atölye Arama Blog İletişim Yazılar
Giriş Yap Üye Ol
Hatalarımı düzelten kimse uşağım bile olsa efendim olur. -- Goethe Paylaş
ANASAYFA
ETKİNLİKLER
NEDİR?
TİVİ
BLOG
BİCÜMLE
ATÖLYE
ARAMA

Editörden... Benim Bir Kedim Bile Yok

Herkesin bir kahramanı var bu hayatta... Bu hayatın kahramanları gibi davrananlar var. Benim hiç hayatımda bir kahramanım olmadı. Olsun isterdim, belki sırtımda taşıdığım yüklerim hafiflerdi, ağlayacak bir omuz aradığımda kilometrelerce gidip annemi üzmezdim, her defasında gözyaşlarım daha fazla birikip boğazımda bir yumru, kalbimde koca bir taş, hücrelerimde kansere dönüşmezdi...

9.3.2012

Editörden... Benim Bir Kedim Bile Yok

Herkesin bir kahramanı var bu hayatta... Bu hayatın kahramanları gibi davrananlar var. Benim hiç hayatımda bir kahramanım olmadı. Olsun isterdim, belki sırtımda taşıdığım yüklerim hafiflerdi, ağlayacak bir omuz aradığımda kilometrelerce gidip annemi üzmezdim, her defasında gözyaşlarım daha fazla birikip boğazımda bir yumru, kalbimde koca bir taş, hücrelerimde kansere dönüşmezdi...

Herkesin bir kahramanı olunca bu hayatta, olmayanların ne diyeceğini bilemediği yerdeyiz belkide Pınar ne dersin? Fakat daha güçlü, daha dik, ağlamadan, sızlanmadan, daha kuvvetli olduğumuzdan eminim. Her yıkılışın ayrı bir bedelini yaşıyor olsakta "ben yaptım" demenin kalıcı bir güzelliği var. Kimseye borçlanmadan, hayat boyu çekmek zorunda kalmayacağın bir yükü asla taşımazsın omuzlarında... Ki o yükün ağırlığı bir müddet sonra adım attırmaz, nefes aldırmaz, mutlu etmez, güldürmez, öldürmez bile...

Hem böyle bir yerden gelmedim ben... Hayatımı olumsuzluklar üstünde olumlu bir şekilde yönetmeye çalışıyorum biliyorsun.Pınar! Olacak dediğimiz yer aslında çok uzak değil ne kaldı ki şunun şurasında. Beni en iyi tanıyanlardan biri olarak, bazılarına şahit,bazılarına ortak oluyorsun. Devam edebileceğim yere kadar da yanımda olursan mutlaka göreceksin. En fazla beş yıl diyorum. Kırkımda kesin emekli olacağımı da biliyorum. Gücüm sanki o güne ayarlanmış gibi... Bu nedenle elimden geldiğince, hızla, telaş içindeyapmam gereken ne varsa onları yapmaya çalıştığımı da biliyorsun...

Bir gün ölüp kalırsam şayet. Ardımdan Pınar’ı arayın. Hakkımda onca şey söylerken aslında neleri kaçırdığınızı en iyi o biliyor olacak çünkü... Başka sır veremem. Verirsem bi kıymeti kalmaz...


Haftasonumu mükemmel geçirmiş olmama rağmen yine damara bağlama kısmını nasıl başarabildiğimi hiç sormayın.
Bilmiyorum...



Son zamanlarda size okuduğum kitaplardan bahsetmek istiyorum fakat elimde kitaplar bu aralar sürünmekle meşgul. Bir türlü iş güç ve yoğunluktan adapte olamadım. Fakat sıkı başka çalışmalar ile sizleri kitaplara doyurmayı düşünüyorum. Nasıl mı? Söyleyemem şimdilik.. Hazırlıklar bitsin duyurusunu yapacağım buradan...


Fakat bu haftaiçi okuduğum haberler içerisinde çok şaşırdığım ama mutlu olduğum bir haberle karşılaştım. Kütüphanelere giden var mı? Yoksa çocukluğunuzun bir köşesinde bıraktığınız mekânlardan bir yer midir sizin için... Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Türkiye’de Okuma Kültürü Haritası çıkartılmış. İlk başta bu ne böyle derken neye göre ölçülüyor kısmı benim ilgimi çekmişti. Ve biliyor musunuz bu konuda Erzurum okunan kitap sayısında birinci sırayı hak etmiş. Erzurum 22 kütüphanesi ile okurlara hizmet veriyormuş. Durum böyle olunca kitap koleksiyonu güncelleme ve yeni kitap çalışmaları yapılıyormuş.

Şimdi en çok şaşırdığım Erzurum olması değil. Bu beni çok mutlu etti elbette. Lakin böyle bir haritayı sadece neden kütüphaneleri baz alarak yaptılar anlamadım. Ben kendimden pay biçeceğim. Kütüphaneye gidip kitap alıp okuma huyum yok ama kitapevlerinde harcadığım zaman ve aldığım kitapları düşünürsek bi emek sarfettiğim belli. Kaldı ki ben okuduğum her kitabın kendime ait olmasını isterim. Kütüphaneye de çocukluğumdan beri neredeyse hiç gitmiyorum...

Şimdi böyle bir araştırma yapılması muhteşem bir haber. Erzurum’un birinci olması da. Kütüphanelere halen böyle yoğun ilgi olmasına cidden çok sevindim. İnternet hayatımıza girdiğinden beri de araştırmaları oturduğumuz yerden yapar olduk sanıyordum. Böyle olmadığına biraz utansam da sevindim. :))) Yalnız dediğim gibi sadece kütüphanelere bağlı kalınarak okuma haritası yapılması sanırım kütüphanelerin varlığını hatırlatmak amaçlı olmalı. Yoksa kitapevleri ve yayınevlerinden alınacak bilgilere istinaden bir harita çıkartılsa daha iyi olurdu diye düşündüm birden...



Geçmişten günümüze değerlerimizi korumak elbette güzel. Çocukken yaptığımız çoğu şeyi gerek teknoloji, gerekse zamansızlıklar yüzünden takip edemediğimiz bir gerçek. Keşke vakit bulsak veya özel zamanlar ayırsakta geleceğe de bırakabilsek bu güzellikleri. Çocukken her bayramda, yılbaşında, özel günlerde mutlaka kart atar, sevdiklerimize mektupta yazardık biz. Özellikle evde yazılıyorsa mutlaka önceden topluca alınmış pullar olurdu evlerde. Yalardın bi güzel o yaftası yapışırdı diline ve saman gibi bir tat bırakırdı.
Ama keyifle yapıştırılırdı zarfın üzerine. Sıkıca bastırılırdı çıkmasın diye...

O pullar artık cidden koleksiyonlarda kaldı... En azından eskisi kadar kullanmadığımız kesin. Ah bu teknoloji mail denen bir şey var, sosyal medya denen bir şey var. Kim ne yiyiyor, ne içiyor, nerede, kiminle her şeyi öğreniyoruz, öğrenmekle kalmayıp anı paylaşabiliyoruz, teknoloji harikası telefonlarımızla :)))))

Fakat sizlere bir şey söyleyeyim. Daha öncede bahsetmiş olabilirim fakat yeniden rastladığım için geçenlerde bu habere size yeniden aktarayım, belki değerlendirmek isteyen olabilir. Olay şu; PTT Genel Müdürlüğünü, mektup ve pullara ilgiyi artırmak için 2005 yılında başlattığı ’kişisel pul’ uygulaması başlatmıştı. İş dünyasından, sanat dünyasına, spordan siyasete, yerel yönetimlere kadar bir çok kesim tarafından ilgi görüyor. Emel Sayın, Beyazıt Öztürk, Şahan Gökbakar, Hülya Avşar, Kıraç, Acun Ilıcalı gibi ünlü isimlerin de yer aldığı pek çok kişi, PTT’nin kişisel pullarında ölümsüz olmayı başardılar. Böyle bir uygulamada yer almak ister misiniz? Hem maddi bütçeye bakılırsa çok fazla para ödemeden bu uygulamada yerinizi alabilir. Sevdiklerinize kendi fotoğrafınızı bastırarak zarflarınızın üzerine yapıştırıp gönderebilirsiniz. Sevdiklerinize hediye edebilirsiniz. Doğum gününde, sevgililer gününde, yılbaşında, özel günlerinizde kullanabilirsiniz de… Peki ücretlendirme nasıl onu da söyleyelim hemen…

“Pula basılacak objenin Türkiye Cumhuriyetleri kanunlarına, devletin milletiyle bölünmez bütünlüğüne, fikir, sanat ve sınai telif haklarına ticari rekabet kurallarına genel ahlak ve adaba ve kişisel haklara aykırı olmaması gerekiyor.
Kişisel pul uygulamasından yararlanmak isteyenlerin en az 100 adet pul bastırması gerekiyor. Genel Müdürlük, 50 kuruşluk pullarda, 100-1000 arası pul basımı için tanesine 1,4 lira, 1050-5000 arası için tanesine 1,15 lira, 5 bin 50-50 bin arası 90 kuruş 50 bin 50- 10 bin arası için 70 kuruş, 100 bin 50-200 bin arası için 65 kuruş, 200 bin 50 ve üzeri için 60 kuruş ücret alıyor.
Başka bir ifadeyle, sevdiklerine kalıcı bir anı bırakmak, alternatif bir hediye vermek isteyenler, 140 lira ödeyerek, PTT’ye 100 adet kişisel pul bastırabiliyor ve PTT’nin pul arşivlerinde kalıcı olarak yerlerini alabiliyorlar.
Pullar, 50 adetlik bloklar halinde basılırken isteyen müşteriler 1 liralık, 2 liralık pullar şeklinde de bastırabiliyor. Basılacak pul adedi arttıkça birim fiyat da azalıyor.”


Her defasında yenilemeden edemeyeceğim bir konu var arkadaşlar. Yarın değil bir saat sonra bile ne olacağımızı bilmiyoruz. Bu nedenle lütfen sevdiklerinizin elini tutun, değer verdiğinizi gösterin, sevginizi hissettirin, kıymet verin, söz vermişseniz yerine getirin. Saygı duyun ve bunu yansıtın... Çok geç olmadan sevdiğinizi mutlaka söyleyin. İzlediniz mi bilmiyorum George Clooney’in " Senden Bana Kalan" filminde eşi bir kaza geçiriyor ve arası iyi olmayan karı kocanın ve çocukların dramı anlatılıyor. Kadın geçirdiği kaza sonucu makinalara bağlı ve eşi o yattığı sürece iyi şeyler düşünüp, ilgilenmediği zamanların acısını çıkartmak için bir çok plan yapıyor. Lakin eşi o yataktan kalkamıyor, fişleri çekip hayatına son vermek zorunda kalıyorlar. Yani lafın kısası yazının sonunda içlenmenizi elbette istemem ama gülümsemek için bir mesaj, güzel bir ses, bir merhaba... Deneyin bir şey kaybetmezsiniz...

Eveeeeeeet geldik sayfanın sonuna, ama güzel bir hafta başladı, İstanbul’da hava muhteşem. Güneşi görenlerin keyfinin yerine geldiği, sıcaktan terlediği, mutluluktan uçtuğu bir gündeyiz.. : )))

Bu hafta teşekkür edebileceğim kimler var diye düşünüyorum… Faruk hayatımı kurtardın sana minnettarım. Deniz’im sen olmasan nasıl yüzebilirdim. Nilda canımsın, yaşam koçum beni ayakta tutup adım atmamı sağladığın için minnettarım. Anne seni dün çok üzdüm beni affet. Habib seni arıyorum ama o yoğunluğundan sana ulaşamamak beni deli ediyor… Kültür Sanat Etkinlikler Bölümü tüm editör arkadaşlarım sizleri özledim. Tüm haber ve bağlantılar için teşekkürler…

Güzel bir hafta olsun hepimize. Mutlulukla geçsin. Haftaya görüşeceğiz nasılsa.


Saygımla…

banukalyoncu

Fotoğraf: Bade Kalyoncu





Yorumlar
Mesaj Yaz 9.3.2012 02:17:31
Benim var, şu an klavyelere ulaşamıyorum..Elim kolum suratım çizikler içinde.Kocaman bir İran kedisi.
Bütün koltuklarım tırnak, yerler oyuncak dolu, istermisiniz, size vereyim. (Aman diyim, sakın !!!)
Hani baştan anlaşalım, geri iade yokkk GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN, her ne kadar gece oldu isede..
SEVGİMLE.


Mesaj Yaz 7.3.2012 15:35:10


Başladık mı yine “bir kedim bile yok” seramonilerine…

Biliyorsun beni bir kedi kaçırır bu sayfadan bir de bilemiyorum işte işime gelmeyen şeyler sanırım… Yazının girişinde bozuldum anlayacağın, durdum yine ve yazamadım…

Benim kahramanım yok ama Banu ya, hep kendi kendimin kahramanı oldum… Bazen çok istiyorum bir kahramanım olsun, hayatıma el koysun bende keyfime bakayım, valla bak gülme :p…

Neyse…

Bu aralar kitap okuyamıyorum, yalan inanma elimde hep kitap vardır benim… Lakin bu ara onlar beni okuyorlar sanki… Kafam o kadar dolu ki sadece basit ve klasik aşk romanları okuyorum, tavan yapıyor romantizm, sürünüyorum, uçuyorum, kitap bitince de gerçeklerle yüzyüze gelip “yuh” çekiyorum kendime… Aklında hangisi kaldı diye sor.?
Vallahi bir tanesi sadece o da kızımın kitabı, adı “melek” yazarını bilmiyorum… Geçen gün kitapçıda ikincisi çıkmış “melek-ateş” diye onu gördüm alıp okuyacağım, seriymiş…

Elimde “Aşkın Gözyaşları” var, Mehtap yüzünden gaza geldim yeniden okuyorum… Onu da hazmederek okumak lazım … Ağırdan alıyorum yani…

Kütüphanelerle ilgili yeri okuyunca başımdan kaynar sular boşaldı, zira bir sözüm var… Yollamam gerekli kitaplar…

“Bekleyenim, affet ne olursun hepsi kızımın suçu, bir türlü kitapları ayarlayamadı bana, ama en kısa zamanda, hep aklımda inan…”

(Sayende mesaj bile ilettim kuzucum, sağol)…

Kart ve mektup aşkımdan hiç bahsetmeyeceğim zaten biliyorsun ama pul koleksiyonum olduğunu bilmiyorsundur di mi.? Hem hoşuma gitti bu kişiye özel pul bastırma işi… Bende istiyorum, bende …



Sevdiklerime sarılmayı severim ben… Fırsatı kaçırmam, sende gelsen bir ara fena olmayacak … Doya doyaaaa sarılsak sarılsak sarılsak…

Son olarak ne yazmıştım bu yazının altına, öyle bitireyim bende :

“Yani, arkadaş, dost vs olmak çok güzel, canlı canlı konuşabilmek ve paylaşabilmekte... ama böyle hani kendi kendineyken, günah çıkarırken ya da düşünüp-yazarken aklına gelebiliyorsam ve gerçekten sana bir artım-faydam varsa ne mutlu bana Banu... bu o kadar güzel bir hediye ki, paha biçilmez olanlardan işte...:) öpüyorum o güzel gözlerinden, tüm kalbimle...mumcukssss...”


Sevgimle kuzum…



Mesaj Yaz 7.3.2012 14:37:00
Merhaba

Yazılarınızı ben de severek okuyorum.Benimde bu yaşıma kadar bir kahramanım yoktu ama şimdi var.Fakat o bunu bilmiyor henüz. 4 yaşında k ioğlum benim en büyük kahramanım.Çünkü onun sayesinde hayata tutunuyorum.Onun sevgisi gücüme güç katıyor.Seni seviyorum oğlum.İyiki varsın.

Ve size de sonsuz teşekkürler ediyorum.Böyle bir yazı paylaşıp bana kahramanımı tanııtma fırrsatı veridğiniz için :) SAYGILAR.

Not: Köşenizi severek okuyanlardanım...


Mesaj Yaz 6.3.2012 13:22:16


Sevgili Sahra,

Ben de çok fazla kedi sahibi olmak istiyorum ama bir türlü sokaktan kedi yakalayamadım. :)))
Hepsi beni görünce neden kaçar bilmiyorum. Ev arkadaşımın balıkları var ama haftada bi tane cenaze kaldırıyoruz üzülüyorum, hem ben balıkları denizde seviyorum...

Uyumak derken insan bazen hiçbir şey düşünmeden dinlenmek istiyor. Keşke bende en fazla hiç uyanmadan 3 saatten biraz daha fazla uyuyabilsem. Çok isterdim. Kıskandım :)

Sevgiler, selamlar...



Mesaj Yaz 5.3.2012 15:31:37


Muhteşem olacak Seçil Hanım ben inanıyorum :))

Sevgiler...



Mesaj Yaz 5.3.2012 15:27:00

Ne güzeldi bu yazı böyle...
Umarım hepimizin haftası güzel olur... :)


Mesaj Yaz 5.3.2012 15:25:14

Ayşe Hanım yanılmıyorsam merhabalar,

Evet aslında kahramanlarım var... Annem benim ömrümün en güzel hediyesi Allah tarafından. Bir de babam var aslında gizli kahramanım. Fakat bu konuyu bir projede yazıya dökeceğim için sadece konunun bir kısmını özetleyerek geçtim. Ayrıntıları proje yazımda anlatacağım. Allah sizlerinde eksikliğini sevdiklerinize göstermesin inşaallah.

Okuma yaşının çocuk ve gençlere inmesi muhteşem bir olay. Umarım her geçen gün artar. Herkes yazıyor ama nedense okunmuyor şikayetlerinin bir gün bitmesini umut ediyoruz.

Yazılar maalesef evet küçük yönetime rica edelim belki bizim için bir güzellik yaparlar.

Elimden geldiğince bende burada hergün okuduğunuz haberler dışında bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Yakında kendimi toparlayabilirsem süprizlerde yapayım diyorum bakalım nasip.

Güzel olsun haftamız. Teşekkürler...


Saygımla.



Mesaj Yaz 5.3.2012 15:04:25
Merhaba Banu Hanım yazınızı zorlanarak da olsa ( çok küçük harfler ) baştan sona kadar okudum , okumaktan hiç sıkılmam üstelik anlamlı ve yazının içeriği güzelse eh yazan kalemde iyi olunca benden de kocaman bir teşekkür diliyorum.
Demişsiniz ya benim hiç kahramanım olmadı aslında bir kahramanınız varmış ( Anneniz ) O sizin bence gizli kahramanınız. Anne kızın arasındaki sevgi bağı her zaman çok farklı anlamlıdır. Ne mutlu ki bir anneniz var allah eksikliğini göstermesin amin.
Geçenlerde ben de tv de haberlerde seyretmiştim. İllere göre ilk sırayı İstanbul diye söylemişlerdi. Daha sonra Ankara ve İzmir diye söylemişlerdi. İşin daha iyi olan yanı kitaba olan düşkünlüğün çocuk ve gençlerin ilgisinin artmasıymış. Ve ben buna daha çok sevindim.
Elimden geldiğince yazılarınızı takip etemeyece çalışacağım selam ve saygılar diliyorum...



Yorum Yapın

Editörden... Benim Bir Kedim Bile Yok ile ilgili yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üye Ol Üyelik Girişi Yap

Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.