- 1213 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sevmeden sevilemezsiniz ki?
Sevmeden sevilemezsiniz ki?
Ne garip, insan orta yaşlara doğru yaklaşınca daha farklı bir yalnızlık dürtüsüyle süslüyor bedenini. Köşe başlarında çay demlemeler, çocuk parklarına hayallerini gömmek ve zamansız tesadüflerin esiri olmak gibi… Her şey o kadar sıradanlaşıyor ki hiç farkına varamıyor gerçek mutluluk nerede, kimde?
Biraz kaybetmek uğramasın düşlerine, hemen oracıkta öncelikleri de değişiyor. Belki sevgi eskisi kadar cazip gelmiyor, cüzdanların kabarıklığı azalınca ve düşününce otuz yaşından sonra aşkta kalpten çok ceplere uğruyor. Genellemeler ne yazık ki böyle, hiç kimse ben farklıyım demesin, bu yaşlarda inançlarda zayıflıyor; insan en çok darbeyi hep kalbinden aldığını düşünüp, sevgiden intikam alıyor ama olan yine kendisine oluyor… Düşüyor, düşerken bile “bana bir şey olmaz” demeyi büyüklük sanıyor. İşte asıl yalnızlık o anlarda kapıyı çalıyor…
Sevmek hangi yaşlarda güzeldir
Yani var mıdır yaşı?
Kalbin olgunluğu, güzelliği neye bağlıdır?
Mesela sevgiyi bilmeyen birini sevebilir misiniz?
Ya da kimdir sevmeyi bilen, bilmeyen?
Sizin bunu anlayacak kadar güçleriniz mi var?
Peki, o zaman neden bu kaybetmeler, yalnızlıklar…
Çok mu canınız yanıyor, ya yaktıklarınız ne olacak!
Siz aşkı kendi mutluluğunuz için mi arıyorsunuz hala
-korkarım yanılıyorsunuz-işte bu yüzden kaybediyorsunuz!
Saatler, takvimler geçecek elbette. Yabancı birine bağlanıp, türlü hayallere dalacaksınız yeniden, emin olun canınızı yakan o duyguyu asla terk edemeyeceksiniz? İnadına seveceksiniz, sevilmeyeceksiniz ama inadına yeniden deneyeceksiniz. Doğanın kuralı olmuş artık bunlar; ayrılıklar, kavuşmalar birbirine karışmış. Bir bakmışsınız çoğu aşklar Leyla-Mecnun’dan uzak, bir bakmışsınız nice aşklar Ferhat’tan-Şirin’den daha öte! Yani ucu bucağı yok bu işin, aşktan gelen ne varsa aslında kazanç bir bakıma. Gelecek sevdalara, insanlığa birer hediye. Çünkü düşününce ayağını yorganına göre uzatmakla eşdeğer ve sözün özü çeki düzen vermek gibi bir şey hayatına! Yani sevmenin ayrılığı da değerli, kavuşması da… Sevince, biraz ince düşünmek lazım!
Kalbe uğrayan hiçbir duyguda suçlu aranmaz. Olsa bile bu asla tek bir kişi ile sınırlandırılamaz. Ve aşk denen duygu asla üçüncü şahısların dilinde körleştirilmemeli; çünkü âşık adama sorulmaz “neden seviyorsun” diye, yani saçma değil mi? Hiç o sana soruyor mu “ neden sevmiyorsun” diye… Her insan eksik yaratılmıştır, en çok kalbinden ki o eksikliğini kapatacak birini bulduğuna inanıyorsa işte orada sevgi var demektir. Gidin o sevgiden sizde faydalanın, uzaktan bakmalara doymadıysanız hala?
Çok sevmeden çok sevilemezsiniz ki?
Emre onbey (sizden biri/belki sen)
Sevmeden sevilemezsiniz ki? Yazısına Yorum Yap
"Sevmeden sevilemezsiniz ki?" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.